Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetin konusu, hızla değişen hayat şartlarının getirdiği zorluklardı. Günümüz hayat şartlarının zorluğunun yanı sıra, hemen herkesin üzerinde durduğu ve şikâyet ettiği bir diğer konu ise insanların vefa kavramını neredeyse unuttuğuydu. Uzun uzun tartıştık ve günümüzün zor şartlarının yanı sıra dijital dünyanın da vefasızlığı beslediği konusunda fikir birliğine vardık.

Vefasızlık, bir kişiye ya da ilişkiye karşı duyulan bağlılık, sadakat ve minnet duygusunun eksikliği ya da yokluğu olarak tanımlanabilir. Vefasız bir insan, kendisine yapılan iyilikleri unutur, karşılığında hiçbir şey yapmaz ya da ilgisiz kalır. Bu durum, genellikle güvenin ihlal edilmesi ve verilen sözlerin tutulmaması şeklinde ortaya çıkar.

Vefasızlık, bir anlamda nankörlük olarak da değerlendirilebilir. Oysa vefalı olmak, sosyal hayatımızın temel unsurlarından biridir. 
Türk kültüründe dostlukları ve aile bağlarını koruyan önemli bir değer  olarak bilinir. Ancak modern yaşamın hızlanması ve bireyselliğin artması, vefa gibi köklü insani değerlerin geri plana itilmesine neden olmuştur. İnsanlar artık verdikleri sözleri tutmuyor, ilişkilerde sadakati göz ardı ediyorlar. Bu durum da toplumda güvensizlik ve dayanışma eksikliğine yol açıyor.

Vefasızlık, kişisel çıkarların öne çıkması ve toplumsal bağların zayıflaması sonucunda ortaya çıkar. Vefa duygusu ise karşılıklı güvenin, saygının ve sevginin sürekliliğini sağlar. 
Roma İmparatoru Sezar’ın, "Sen de mi Brütüs?" sözü, tarih boyunca vefasızlık ve ihanetin sembolü olarak dillerden düşmemiştir. Günümüzde ise vefasızlıktan bahsedilirken, “Vefa artık İstanbul’da sadece bir semtin adı” ifadesiyle bu duygunun ne kadar zayıfladığı vurgulanır.

Mevlânâ’nın şu sözü, bu konuda bize önemli bir hatırlatma niteliğindedir: "Dostlarını daima vefa ile hatırla can. Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen." 
Vefa duygusu, bencil ve kibirli olmayı kabul etmeyen bir haslettir.

Komşuların birbirini tanımadığı, kardeşin kardeşe yabancılaştığı günümüzde, basit küskünlüklerin büyük sorunlara dönüşmesi kaçınılmazdır. Vefalı olmak, insani ilişkilerimizi ayakta tutan sağlam köprülerden biridir.

Mevlânâ’nın dediği gibi:  
“Yaşam, gülmeyi; sevgi, hak etmeyi; vefa, unutmamayı; dostluk, sadık kalmayı bilenler içindir."

Son olarak, konuyu farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek adına, Ömer Hayyam’ın şu rubaisine kulak verelim:

"Sırtından vurana kızma,  
Güvenip arkanı dönen sensin.  
Arkandan konuşana darılma,  
İnsan yerine koyan yine sensin!"

İyi haftalar diliyorum.