Bedava yaşıyoruz bedava,
Hava bedava bulut Bedava.
Dere tepe bedava. Yağmur çamur bedava. Ünlü Şair Orhan Veli ne güzel söylemiş, bedava yaşıyoruz, diye.
Pazara gidiyoruz, çılgınlar gibi alışveriş yapıyoruz, cebimizdeki para bitmiyor. Hele hele yapılan son maaş artışlarından sonra, harca harca bitmiyor. Desem kim inanır? Orhan Veli biliyormuş kimin inanacağını. Bakalım Kuyruklu Şiirde dediklerine.
Uyuşamayız yollarımız ayrı,
Sen ciğercinin kedisi, Ben sokak kedisi.
Senin yiyeceğin kalaylı kapta,
Benimki aslan ağzında. Sen aşk rüyası görürsün, Ben kemik.
Ama seninki de kolay değil kardeşim,
Kolay değil hani böyle, Kuyruk sallamak Tanrı'nın günü.
Sefaletle boğuşan milyonlara, sabır aşısı yapmaya çalışıyorlar, kocaman kocaman iğnelerle. Ama o aşılar bozuk çıktı, tutmuyor artık. Sabır uykusundan uyananlar çoğalıyor gün gün.
Aklımız başımıza geldiği günlerden beri, kullandığımız bir tümce var: Ne olacak bu memleketin hali?
Sağcısı, solcusu, liberali hep bu soruyu sordu. Daha güzel bir memleket, daha bolluk içinde bir yaşam için. Günümüzde soru değişti.
Ne olacak bu insanların hali? Sokağın sesi, yeni yıl maaşlarına %30'larda artış beklerken, %10'luk dilimler çıktı.
Zamlar yağmur gibi yağarken, kitleler şemsiyesiz ve çaresiz kaldı.
Yıllar önce gördüğüm bir karikatürden çok etkilenmiştim. Kalantor tabir edilen, çok kilolu, şık giysili bir adam, zayıf, yamalı elbiseli bir işçinin sırtına binmiş.
Yan tarafta bir üniversite öğrencisi:
İn ulan, adamın sırtından,yazık değil mi? Diyor. İşçinin verdiği cevap çok şaşırtıcı:
Sana ne, taşıyorsam ben taşıyorum.
Yıllarca taşıdılar o kalan- torları. Şimdi indirmek isteyenler çoğaldı ama inmiyorlar, indiremiyorlar.
Orhan Veli'nin ciğerci kedisini hatırladınız mı? Makarna, kömür, yeterliyd. Atatürk Caddesi'nden Delikliçınar Meydanı'na otobüsle çıkmak üzereyiz, kırmızı ışıktayız. Ben meydanı göremiyorum. Adamın biri söylenmeye başladı: Bu ne böyle, bunlar trafiği aksatıyorlar! Böyle şey görümemiştir. Yeşil ışık yanınca anlaşıldı. Meydan yeşile boyanmış Gazi Mustafa Kemal Bulvarı yeşile boyanmış, Lise caddesi yeşile boyanmış. Büyükşehir Belediyesi, şehre yeni yıl hediyesi vermiş. 38 yeni otobüs almış onları sergiliyor. Adamın karnı ondan ağrımış, ağzından o yüzden pislik dökülmüş. Otobüsle gelip giden, otobüslerin sıkışıklığından, araçların yetersizliğinden rahatsız olan bir adam aslında. Ama illaki kuyruk sallayacak birilerine.
Bu otobüsler şehrin zenginliğidir, halka hizmettir.
Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu'nu, meclisi ve yöneticileri yürekten kutluyorum.
" Önce ekmekler küçüldü" Tırnak içine aldım, çünkü bana ait değil bu cümle. Yıllar önce, bir seçim öncesi, pazara yakın bir yerde, seçim çalışması yapan arkadaşlara rastladım. Kolay gelsin, dedikten sonra birlikte yürüdük. Yaşlı bir teyzeyi durdurup, ikna etmeye çalıştılar. Teyzenin cevabı netti:
Bunlar geldiklerinde ekmek 1 liraydı, şimdi de 1 lira. Ekmeğin küçüldüğünü, gramajının düştüğünü, kadının torunu bir kızla birlikte, anlatmaya çalıştılar, ikna olmadı.Şimdi ekmeğe yeni zamlar geldi. O teyze sağmıdır bilemeyiz.
Yazıyı Orhan Veli'nin şiirinin son dizeleri ile bitirelim.
Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava. Peynir ekmek değil ama Acı su bedava.
Kelle fiyatına Hürriyet, Esirlik bedava.
Bedava yaşıyoruz bedava.
Hoşça kalın dostça kalın.