Bu yıl da on bir ayın sultanı Ramazan’a erişmenin huzurunu ve sevincini yaşıyoruz. Günlük hayatın telaşı içinde çoğu zaman unuttuğumuz pek çok güzelliği yeniden hatırlayacağımız günlerdeyiz. Ramazan, yalnızca oruç tutup aç kalmak değil; gönülleri yumuşatan, insanı kendisiyle yüzleştiren, sabrı, affetmeyi ve paylaşmayı öneren ve önemseyen kutlu bir zaman dilimidir.

Ne yazık ki günümüzde komşuluk ve akrabalık bağları zayıflıyor, sofralar küçülüyor, paylaşımlar azalıyor. Oysa Ramazan, soğuyan muhabbetleri ısıtmak, özlenen samimiyeti geri getirmek için eşsiz bir fırsat sunmaktadır.

Çocukluğumuzun Ramazanları, gönüllerimizi güzelliklerle doyuran hatıralarla doludur. Eskiden iftar saatinde mutfağı saran yemek kokuları, ailece kurulan kalabalık sofralar, teravih namazı sonrası yapılan tatlı sohbetler…

Ramazan, bereketin ve paylaşmanın ayıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bizleri yardımlaşmaya teşvik ederek şöyle buyuruyor:

    “Komşusu açken tok yatan bizden değildir!”

Bu söz, yalnızca açlık ve tokluk arasındaki farkı hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda kardeşçe yaşamanın ve birbirimize sahip çıkmanın önemini vurgular. Bugün dünyanın dört bir yanında nice kardeşimiz zulüm görüyor, yoksullukla mücadele ediyor. Ramazan, onların halini daha derinden hissetmek için bir vesiledir. Bir dua, küçük bir destek, içten bir farkındalık bile çok şeyi değiştirebilir.

Bu ayda yapılan iyilikler, Ramazan’ın bereketini artırır. Zekât, sadaka ve fitre ile ihtiyaç sahiplerine ulaşmak; veren elin alan eli görmediği yardımlarla gerçek bir dayanışma ortamı oluşturmak, bu ayın ruhunu en güzel şekilde yaşatır. Paylaşılan bir lokma, yetim bir çocuğun yüzündeki tebessüm, bir garibin duası… Küçük gibi görünen ama büyük anlamlar taşıyan dokunuşlardır. Çünkü gerçek zenginlik, sahip olduklarımızı paylaşabilmekle mümkündür.

Oruç, yalnızca aç kalmak değildir. Oruçlu insan, aynı zamanda sabrını, iradesini ve vicdanını da sınamaktadır. Gün boyunca bedenimizi aç bırakırken, gönlümüzü kötülüklerden, dilimizi incitici sözlerden, elimizi yanlış işlerden uzak tutabiliyor muyuz?

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:

    “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için, oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 183)

Ramazan, yalnızca aç kalınan değil; gönüllerin doyurulduğu, iyiliğin ve paylaşmanın zirveye ulaştığı bir zaman dilimidir. Bu mübarek ay, bizlere ruhumuzu tazeleme ve güzel hasletlerimizi güçlendirme fırsatı sunmaktadır. Ancak asıl önemli olan, Ramazan’da kazandığımız güzellikleri yılın geri kalanına da taşıyabilmektir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Oruç tutun ki sıhhat bulasınız” buyurarak, orucun yalnızca ruhu değil, bedeni de arındıran bir ibadet olduğunu vurgulamıştır. Sahurda edilen dualar, iftar anında yapılan içten yakarışlar, Ramazan’ın manevi iklimini daha da güçlendirecektir.

Bu mübarek ayın tüm İslam âlemine huzur, sağlık ve bereket getirmesini diliyorum. Rabbim, Ramazan’ın feyzini ve bereketini üzerimizden eksik etmesin; bu ayda kazandığımız güzel alışkanlıkları hayatımızın her gününe yaymayı nasip etsin.

Birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirecek Ramazan ayının sofralarımıza bolluk ve bereket, hanelerimize sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini diliyor, Ramazanınızı tebrik ediyorum.