Bazı insanlar yalnızca meslekleriyle değil, gönülleriyle de iz bırakır. Dr. Hamza Balım, Serinhisar (Kızılhisar) halkı için bir doktordan çok daha fazlasıydı. O, dert dinleyen, yaraya merhem olan, sevinçleri paylaşan bir dost, bir ağabey, bir evlat gibiydi.

1950 yılında Makedonya’nın Manastır şehrine bağlı Erekler Köyü’nde doğmuştu. Aslen Karamanlı Zenunoğulları’ndan olduğunu anlatırdı. Ailesi, 1961 göçüyle Anadolu’ya geldi ve İzmir Buca’ya yerleşti. Genç Hamza, eğitimine burada devam etti. 1974’te Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu, ardından Erzurum’da askerliğini yaptı. Ocak 1977’de Kızılhisar Sağlık Merkezi Tabipliğine atanarak Serinhisar’daki uzun yolculuğuna başladı.

Hamza Balim Serinhisar

Tam kırk sekiz yıl… Dile kolay. Zorluklarıyla, sevinçleriyle, acılarıyla, mükâfatlarıyla geçen uzun bir ömür. Ama en önemlisi, insana dokunan yanıydı. En az beş nesil onun şefkatine, bilgisine, dostluğuna tanıklık etti. Serinhisar halkıyla kurduğu bağ, yalnızca bir doktor-hasta ilişkisi değil, bir ailenin fertleri arasındaki sıcaklık gibiydi.

Kendisini anlatırken, 2019 yılında Seküyad Dergisi’nde yayımlanan bir söyleşide şöyle diyordu:

“Koca kırk iki yıl geçti üzerinden
Kızılhisar’a ayak bastığım ilk günden bu yana, dile kolay, koca bir ömür bu.
Zoruyla, kolaylığıyla.
Derdiyle, sevinciyle,
Belası, mükâfatıyla.
En önemlisi muhabbetiyle, sohbetiyle geçen koca bir zaman dilimi bu.(Kızılhisar)-Serinhisar halkıyla.
En az beş nesil ile tanıştı, görüştü, sevindi, üzüldü ve güzellikler yaşadı bu beden, bu ruh.
Ortak ettiler beni kendi yaşamlarına.
Sardılar, sarmaladılar kendi torunları, evlatları, kardeşleri, ağabeyleri ve babaları gibi. Dertlerimizi, sevinçlerimizi; düğünlerimizi, bayramlarımızı paylaştık.
Sorunlarımızı el ele verip beraber aştık.”

Dr. Hamza Balım için doktorluk yalnızca bir meslek değil, hayatın ta kendisiydi. Onu hastalarına yazdığı reçeteler kadar, içten sohbetleriyle, türküleriyle, vefasıyla da hatırlayacağız. Son nefesine kadar hastalarını düşündü, onların sağlığı için çabaladı. Hayatının son gününde bile bir hastasını muayene etmiş, öğleden sonra tekrar gelmesini söylemişti. Ancak öğle saatlerinde, kızı onu ruhunu teslim etmiş hâlde buldu.

Geride güzel hatıralar, dostluklar, şiirler ve dillerden düşmeyecek türküleri kaldı. Serinhisar halkı onu yalnızca bir hekim olarak değil, ailelerinden biri olarak gördü. O da onlarla yaşadı, onlarla sevindi, onlarla hüzünlendi. Şimdi ise dualarda, hatıralarda ve türkülerde yaşamaya devam edecek.

Serinhisar ve çevresi efsane doktorunu çok sevdi. Onu has evladı bildi ve gördü. Bir doktor olarak geldiği, karşılandığı Kızılhisar’dan bir faninin ender göreceği büyük bir sevgi, saygı ve hayranlıkla ve vefaların en güzeliyle ebedi istirahatgâhı İzmir - Buca Kaynaklar aile kabristanına uğurlandı.

Serinhisarlı Avukat Muhammet Emre KABUKÇU, duygularını şu cümlelerle ifade ediyor:
“HALK ADAMI KİMDİR, GÖRMEK İSTEYEN HAMZA BALIM’A BAKSIN, VEFA DUYGUSU NEDİR, ANLAMAK İSTEYEN KIZILHİSAR’A BAKSIN.”

Öyle ümit ediyorum ki, Dr. Hamza Balım için anma etkinlikleri düzenlenecek, Serinhisar’daki önemli bir merkeze onun adı verilecektir. Serinhisar halkının ona güveni sınırsızdı. Hatta halk arasında şöyle hikâye edilir:
“Serinhisarlı bir hasta üniversiteye gider. Profesör’e muayene olur. Reçetenin uygunluğunu Dr. Hamza Balım’a sorar, olurunu aldıktan sonra kullanır.”

15 Şubat 2025 Cumartesi günü ebedi aleme göçen  Rahmetli Dr. Hamza Balım’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve Serinhisar halkına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Onun Kızılhisar’a olan muhabbeti herkesçe bilinirdi. Şiirlerinde, elinden düşürmediği, odasının bir kenarında tuttuğu bağlamasıyla çalıp söylediği türkülerinde de Kızılhisar’ı anlatırdı. İşte onlardan biri…

KARLADI KIZILHİSAR
Söz ve Saz: Dr. Hamza Balım

Namazınan kalktım, ses yelli yelli
Saracak her yanı, kar belli belli
Honaz’ın tepesi kar, boran iken
Kim ine, kim çıka kurtlardan kelli,

Kazık Beli tufan, yol nerden belli
Eğri Kavak eser yandan sitemli
Kuzu meleşmesi, çoban feryadı
Mal derdi yorgunu, ses belli belli

Kalın Harman buzlu, Yenisu yelli
Çay alanı ıssız, beyaz çöl gibi
Kavaklar deresi göz açtırmıyor
Çıkan yok sokağa, izlerden belli

Atlas halı sermiş ova besbelli
Köy içi geçilmez, yığın tepeli
Kimi yerler buzdur, kimi yer sürgün
Yapabilcek iş yok, yatçez besbelli.