Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir ve değişik biçimlerde ortaya çıkabilir. Kadının sadece dövülmesi, yaralanması ve öldürülmesi ile sınırlı değildir. Doğan çocuğun kız olduğu için ailede hoş karşılanmaması, kız çocuklarının okutulmaması, ensest, cinsel saldırılara maruz kalma, aile içi tecavüz, keyfi olarak kadının özgürlüğünün kısıtlanması, töre ve namus cinayetleri, zorla veya küçük yaşta evlendirilme, erkek çocuk doğurmayan kadının aşağılanması, kadının çalışma hayatına girmesinin engellenmesi, kadının ev içi emeklerinin göz ardı edilmesi ve kadının aldatılması da birer şiddettir.
Kadına Yönelik Şiddet Dörde ayrılır:
1.Fiziksel Şiddet: Kadını kontrol etmek, cezalandırmak, aşağılamak için bedensel güç kullanılması
2.Psikolojik Şiddet: Duygusal güç kullanılması.
3.Cinsel Şiddet
4.Ekonomik Şiddet: Maddi güç kullanılarak üstünlük sağlanması.
KADINA YÖNELİK PSİKOLOJİK ŞİDDET VE TEDAVİSİ
Kadına yönelik psikolojik şiddetin çeşitli şekilleri vardır. Kadını küçük görme, aşağılama, başka kişilerin önünde küçük düşürme, onun bir işi başaramayacağını, beceremeyeceğini iddia etme, kadının kişiliğini ve fikirlerini önemsememe, kadına lakap takma, kadının davranışlarını sürekli olarak eleştirme, emirler yağdırma, surat asma, hakaret ve küfretme gibi davranışlardır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre şiddet mağduru kadınlarda yüksek oranda duygusal stres, kendine zarar verme düşünceleri ve değersizlik duyguları görülmektedir. Kendilerine dair güven, değerlilik, yeterlilik gibi inançlarını zedeleyerek olumsuz bir duygulanım ile yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmalarına neden olur.
Kadına yönelik şiddet Psikosomatik belirtilere de neden olabilir. Bu belirtiler vücutta baş, sırt, karın, bel gibi bölgelerde ağrılar veya genel bir yorgunluk hali olarak kendisini gösterebilir.
Kadının kendisini güvende hissetmemesi yoğun bir şekilde Anksiyete yani kaygı duymasına da neden olur. Yaşamda karşılaştıkları problemleri çözebileceklerine dair kendilerine inançları ve özgüvenleri zedelenir.
Şiddete uğrayan kadınlar, uğradıkları şiddetin, kendi suçlarının sonucu olduğu düşüncesine kapılarak boyun eğici bir yaklaşım da sergileyebilirler.
Şiddete uğrayan kadınlarda suçluluk, yalnızlık, korku, çaresizlik, kendine güvensizlik, gerginlik ve huzursuzluk gibi duygulanımlar oluşur.
Ayrıca Akut Stres Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Anksiyete Bozuklukları, Alkol-Madde Bağımlılığı ve depresyon gibi pek çok psikiyatrik rahatsızlığın görülme riski artar.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN PSİKOTERAPİSİ: Şiddet mağduru kadınlarda yoğun bir şekilde yalnızlık, korku, çaresizlik, endişe, öfke, utanma, huzursuzluk, umutsuzluk, suçluluk gibi duyguların yanı sıra intihar girişimleri de görülebilir. Şiddet mağduru kadınlara verilecek psikolojik destekte stresle başa çıkma, problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, kendilik değerinin yükseltilmesi, şiddetle ilgili farkındalık kazandırmak ve sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi hedeflenir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI ANLAŞMA VE SÖZLEŞMELER
Birleşmiş Milletler 1999da 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası dayanışma Günü” ilan etti. 1970li yıllara kadar kadına karşı şiddet tüm dünyada mahrem bir konu olarak görülüyor ve buna karşı sessiz kalınıyordu. 1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi uluslararası sözleşmesi(CEDAW) kabul edildi. 1993 de ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu “Kadına Yönelik Şiddetin Tasfiyesine Yönelik Bildirge(DEVAW) yi kabul etti. Avrupa Konseyi 2011 yılında İstanbul Sözleşmesini kabul etti. Kadına yönelik her türlü şiddetin yasalarla cezalandırılmasını öngören dünyanın ilk ve tek bağlayıcı sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesini kabul eden ilk ülke, dönem başkanı sıfatıyla Türkiye oldu. Ancak maalesef daha sonra İstanbul Sözleşmesinin Türkiye’de uygulanmasına son verildi.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN YAYGINLIĞI
Dünya Sağlık Örgütünün 161 ülkeden topladığı verilere göre yeryüzünde yaşayan her üç kadından biri, yani ortalama bir milyar kadın şiddete uğramıştır veya uğramaktadır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE BAĞLI TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Şiddete uğramış kadınlarda en sık rastlanan psikolojik sorun TSSB ‘dur. TSSB’ da kadının yaşadığı şiddet olayları istemsiz olarak gözünün önüne gelir ve bu eylemleri canlı olarak rüyalarında da birer kâbus olarak görür. Korku hisseder yoğun olarak. Kadın bu anıları kafasından kovmak için çaba sarf eder. Yalnız kalmamaya çalışır ya da yalnız kalamaz. Karanlıkta uyuyamaz. Evde yalnız kalamayabilir. Tehdit algısıyla sürekli tetikte olması nedeniyle bir türlü uykuya dalamaz. Dalsa da rahat bir uyku uyuyamaz. Dikkatini toplayamaz ve yaptığı işleri aksatabilir.
Özellikle çocukluk çağında cinsel şiddete maruz kalan kadınlar korku, utanç, öfke gibi duyguları azaltabilmek için kendini kesme, yaralama, kolunda sigara söndürme gibi kendine zarar verici davranışlar sergileyebilirler.
Şiddete uğrayan kadınların yarısında TSSB, üçte birinde ise depresyon görülmektedir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN NEDENLERİ
1.Daha çocukluk çağında, çocuğa, saldırganlığın ve şiddetin normal bir şeymiş gibi öğretilmesi.
2.Ailede ve toplumda, özellikle doğuda kadına verilen değerin düşük olması.
3.Bireysel ve biyolojik, yani beyin kimyasıyla ve hormonlarla ilgili etkenler.
4.Yakın ilişkilerde ki sorunlar.
5.Erkek egemen toplumlarda, şiddetin iki cinsiyet arasındaki eşitsizliği sürdürme aracı olarak kullanılması.
6.Cinsel kimlik ve otoritenin erkek olması.
7.Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların yarısının şiddeti hak ettiğini düşünmesi.
8.Bazı kadınların ülkemizde, koca şiddetine uğramayı kader olarak görmeleri.
Gelecek hafta salı bu yazı dizisinin 2. Bölümünde görüşmek üzere…