YAŞAMA SEVİNCİ KÖŞESİ

Erkeklerde görülen Cinsel İşlev Bozuklukları Nelerdir?

Erkeklerde ve Kadınlarda Kullanılan Afrodizyak Drog ve İlaçlar Nelerdir?

1.EREKTİL DİSFONKSİYON (SERTLEŞMENİN OLMAMASI)

Cinsel işlev bozukluklarının hemen hemen tamamında unutulmaması gereken önemli bir nokta, tedavinin başladığı en az 15 günlük zaman zarfında cinsel birleşmenin yasaklanmasıdır. Ancak sevişme genellikle serbest bırakılır ve de teşvik edilir. Tüm cinsel işlev bozukluklarında, cinsel terapistin öncelikle çiftlere, cinsel ilişkinin anatomisini ve fizyolojisini öğretmesi, bilgilendirmesi, hatalı bilişleri yıkması çok büyük önem taşır. Ayrıca bu konuda sapık olmayan erotik malzemelerden de yararlanılabilir. Yine bütün cinsel işlev bozukluklarında tedaviye çiftin bir arada gelmeleri gerekir ve terapide ev ödevleri çok büyük öneme sahiptir.

Erektil Disfonksiyon, yani sertleşme güçlüğü ya da halk arasında ki yanlış ve aşağılayıcı ismiyle iktidarsızlık, yeterli bir cinsel ilişki ve birleşme için gerekli penil ereksiyonun en az altı ay süreyle başlatılamaması ve devamında yetersizlik olması şeklinde tanımlanır. Erkeklerde yaşa da bağlı olarak yaygın bir biçimde görüldüğü halde başvuru sayısı düşüktür ve tanı ve tedavi psikiyatristlerle ürologların iş birliğiyle yapılır. Ülkemizde Türk Androloji Derneği tarafından 1998 yılında yapılan ve 1982 erkeği kapsayan ünlü araştırmada, 40 yaş üstünde ki erektil Disfonksiyon ortalaması %de 65 olarak bulunmuştur.

Koroner damar hastalıkları ve arterioskleroz yani damar sertliği ve Diyabet ile ileri yaşlarda olma ED’ un en sık görülen organik nedenleridir.  Hipertansiyon.  İlaçları da ED a neden olabilir. Psikiyatride kullanılan ilaçların bazıları de Erektil Disfonksiyon yapabilir. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, diyabeti olan hastaların yüzde doksanında ED. Olduğu saptanmıştır. Böbrek yetmezliğinde ve Temporal lop Epilepsisi gibi bazı nörolojik hastalıklarda da ED sık görülür. Prolaktin hormonunun salgısının çeşitli nedenlerle artması ve hipertiroidi de ED görülebilir. Alkole bağlı Sirozun %de ellisinde ED gelişir.

ED da sabah sertliğinin ve de gece sertliğinin olması, sorunun organik bir sebebe bağlı olmadığını, psikolojik olduğunu gösterir.

2.ERKEN BOŞALMA

Erken boşalma, “Çok az bir cinsel uyarılma ile ve kişinin istemesinden önce, vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra boşalmanın istemsiz bir biçimde olmasıdır.

Erken boşalma sorunu erkeklerde yüzde elli gibi çok yüksek oranlarda görülmesine karşın tedaviye başvuru oranı çok düşüktür. Aslında tedavisi oldukça kolay olan, tamamen psikolojik olan ve tedavisi ev ödevlerine dayalı olan bir CİB dur.

Erkeğin boşalması dört tıbbi evreden oluşur. Bunlar sırasıyla1.Ereksiyon 2.Emisyon 3.Ejakülasyon ve 4 Orgazm dır .

Erken boşalmada, cinselliğin beyindeki genel merkezi olan hipotalamusun, yani denizatı denen bölümün etkililiğinin azalması rol oynar. Ev ödevleriyle bu rol arttırılmak suretiyle erken boşalma tedavi edilir.

Erken boşalma, alkol, , prezervatif veya diğer adıyla kondom, geciktirici sprey ya da kremlerle düzeltilemez. Tedavi sadece psikiyatriktir.

Ancak bası SSRI ve benzodiazepin grubu ilaçlar boşalma süresini bir yan etki olarak uzatmak suretiyle erken boşalmanın tedavisinde rol oynayabilirler.

Erken boşalmanın ödevsel terapisinde Semansın başlattığı Stop-Start yani dur-başlat tekniği ve de cinsel araştırmalar tarihinin Kinsey’le birlikte en önemli bilim insanları olan Masters-Johnsonun önerdiği Sıkma yani Squeeze tekniği en çok uygulanan tekniklerdendir.

 Cinsel eğitim nasıl yapılmalıdır?

Cinsel eğitim önemli ölçüde informal bir şekilde, yani sokakta ve kulaktan duyma bilgilerle, sağlıksız bir şekilde gerçekleşmektedir. Toplumumuzda eşiyle göbekten cinsel birleşmeye çalışan erkeklerin sayısı az değildir.

Yanlış bilgiler ve inanışlar beklentilerin abartılı olmasına, abartılı beklentilerin olması ise performans anksiyetesine neden olarak cinsel işlev bozukluklarına yol açabilirler.

Sağlıklı bir cinsel eğitim, bırakın ortaokul ve liseleri, Tıp fakültelerinde bile yapılmamaktadır.

Cinsel eğitim ömür boyu süren bir konudur ve bu alanda anahtar kişiler olan ebeveynlerin ve diğer aile üyelerinin, öğretmenlerin, sağlık profesyonellerinin ve din hocalarıyla medya mensuplarının birbirlerinin tamamlayıcısı olma rolünü benimsemeleri gerekir. Ve eğitimde görevi ve sorumluluğu olan bu kişilerin öncelikle kendilerinin iyi bir cinsel eğitimden geçmeleri gerekir.

Böylece Cinsel Sorunlar ve Tedavileri yazı dizisini sonlandırmış olduk. 

Gelecek haftadan itibaren farklı ve yine çok popüler bir konuda yazı dizisine başlıyoruz.

SÜRPRİZ! Gelecek salı görüşmek üzere…

PSİKİYATRİ UZMANI. DR. HÜSNÜ MENTEŞEOĞLU