YAŞAMA SEVİNCİ KÖŞESİ

PSİKİYATRİ UZMANI. DR. HÜSNÜ MENTEŞEOĞLU

 Evliliği tehdit Eden Faktörler Neler?

Eğer evlilik bir aşkla başlamışsa, aşkın oluşturduğu görme kusuru evlilikle birlikte düzelmeye ve böylece evlilik tehlikeye girmeye başlar. Çünkü artık tozpembe bir dünya değil, ev işleri, çocuk bakma, ikili yaşamın getirdiği güçlükler, ekonomik sıkıntılar, dış dünyada ki sıkıntıların eve gelmesi gibi bedeller ödenmeye başlar. Evlilik gerçek birlikteliğin sorumluluklarını devreye sokar. Evliliği bitiren farklılıklar değil, farklılıklar ile birlikte yaşamayı öğrenememektir.

Asıl tartışılan konuyu unutup karşıda ki eşe hakaret etmeye başlamak, kişiliğine saldırmak, eski defterleri açmak, “Sen hep…”  “Sen asla…”  “Senin annen…” diye başlayan cümleler kurmak, hep üste çıkmaya çalışmak, eşini ekip değil rakip olarak kabul etmek, eşini başkalarının yanında küçük düşürmek ilişkiyi bozar. “Avradını döşekte, evladını beşikte sev” gibi sevgiyi değil sevgisizliği dayatan tabu sözlerin de yıkılmasının zamanı gelmiştir. Yoksa bu söze göre yaşayan adam bu sevgisizlikte önce kendisi boğulur sonra da eşi ve çocukları… “Karının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme.” sözü hakkında ise söylenecek hiçbir şey yok.

Evlilik stresinin beyin kimyasında serotonin seviyesini azaltması; Serotoninde ki azalmanın insanı hırçın, sinirli, gergin, mutsuz, uykusuz, huzursuz yapması ve bu durumun eşler arasında geçimsizliğe yol  açması ve bu geçimsizliğin stresi daha da arttırıp serotonini daha da çok düşürmesi sonucu ortaya çıkan kısır döngünün eşleri boşanmalara hatta cinnetlere götürmesi ve bütün bunların, beyinde Serotonini arttıran on ya da yirmi miligramlık basit bir hapla önlenebilir olması da konunun biz psikiyatri profesyonellerini ilgilendiren çok önemli bir başka  boyutudur.

Evlilikte Nasıl İletişim Sorunları Yaşanıyor?

Bazen umutsuzluğa kapılıp, “Yürümüyor işte.”, “Bu ilişki onun umurunda bile değil.”  “Hatalarını asla kabul etmiyor.”, “İlişki iki kişiyle yürür ama o her şeyi benden bekliyor.” gibi düşündüğünüz olabilir. Bu gibi zamanlarda ilişki için çaba harcamanın anlamsız olduğunu düşünmek soruna katkıda bulunur; çözüme değil. Önemli olan iletişim becerilerini geliştirmek, empati yapmak, sorunlara partnerinin gözüyle bakabilmektir. Eğer savaş çıkarsa, savaşı hangi taraf kazanırsa kazansın, sonuçta kaybeden ilişki olacaktır. Evlilik ilişkisinin hakemi olmaz. Çünkü evlilik eşler arasında yapılan bir maç değildir.

            Eşinizin sizi mutsuz ettiğini düşünüyor ve bunun da asla değişmeyeceğine inanıyorsanız, bu durum ya sizi depresyona sokar ya da eğer olanağınız varsa, bu ilişkiyi bitirmeye karar verebilirsiniz. Bundan daha kötüsü ise hem ilişkiyi bitirmek ve hem de depresyona girmektir. İlişkinin en önemli düşmanlarından birisi, eşini başkalarının yanında kırmak, yaralamak, rencide etmek. Eşinizi suçlamayın, aşağılamayın ve umutsuzlaştırmayın.

  Evlilikte Temel İletişim Hataları Nelerdir?

Genellemeler yapmak: Örneğin “her zaman çok bencilsin.” Gibi.

 Geçmiş defterleri açmak.

Kendini tamamen haklı, eşini tamamen haksız konuma sokan şeyler söylemek. Örneğin “Evliliğimizde ki bütün kavgaların sebebi sensin.” Demek.

 Anlamaya çalışmak yerine çözüm önermeye çalışmak. Örneğin iş yerinde sorunlar yaşayan eşini anlamaya çalışmamak.

Mutlu ve uyumlu çiftler sorun çıktığı zaman sorunla başa çıkma konusunda el ele verebilen ve sorun çözme yönünde etkili stratejiler kullanmayı öğrenmiş çiftlerden oluşur. Ayrıca mutlu evlilik için çiftler esnek ve toleranslı olmalıdırlar. Uzun vadeli ilişkilerde hayal kırıklıklarının ve sorunların olması doğaldır.

Evlilikte İletişimi Bitiren Üç Temel neden nedir?

1.En temel olanı: Eşlerin iletişimlerinden bir yarar sağlayamamaya başlamaları. Çünkü ödül getirmeyen bir davranışı yapmaya motivasyon azalır. Her konuşma çabası kavgayla ve küslükle biten eşler giderek iletişim kurma çabalarının anlamsız olduğunu düşünüp iletişimi bırakırlar. Bu durum evliliği bitirebilir.

 2.İletişimi, dolayısıyla evliliği bitiren ikinci neden eşlerin uzlaşamamalarıdır. Bu durum özellikle kadınlarda “Beni anlamıyor. Biz ayrı dünyaların insanlarıyız.” Düşüncesine neden olur.

3. Evliliği bitiren üçüncü neden akıl okumadır; yani eşinin de kendi düşündüğü gibi düşündüğünü düşünmektir.

 Sağlıklı Evlilikte İletişimin Kuralları Nelerdir?

1.      Konuşmanız kısa, net ve konuyla ilgili olmalıdır.

2.      Konuşmayı “şimdi ve burada” ile sınırlamalısınız. Geçmiş defterleri açmamalısınız.

3.      Sen dili yerine ben dilini kullanın.

4.      Kendini olabildiğince doğru ifade edebilmek, söylediklerinin arkasında durmak ve söyledikleriyle ilgili sorumluluğu tamamen üstlenebilmek için kendinizi doğru bir şekilde ifade etmelisiniz.

5.      İletişim için doğru zamanı seçmelisiniz.

SADAKATSİZLİK:

Eşlerden Birinin Sadakatsizliği Evliliği Nasıl Etkiler?

Sadakatsizliğe uğradıklarında, kadınlar acı çekmelerine rağmen ilişkiyi sürdürmeye çalışırlar. Erkekler ise çoğu kez sırtlarını dönüp gitme eğiliminde olurlar. Sadakatsizliğe kadınlar genellikle depresyon, erkekler ise öfke tepkisi verirler.

            Yapılan çalışmalar, sadakatsizliğin boşanmaya neden olan ilk üç sıra içinde olduğunu göstermekte. Sadakatsizliğin yani aldatılmanın en önemli psikolojik zararlarından birisi, aldatılan eşin kendisine, Dünyaya ve tabii ki eşine olan temel güven duygusunu kaybetmesi. Aldatılma çok ağır bir travmadır ve genellikle ağır depresyona neden olur.

Sadakatsizliğin ardından yaşanan süreç, tıpkı sevilen bir kişinin ölümünü izleyen süreçe benzer şekilde şaşkınlık, şok, inkâr,öfke, umutsuzluk, üzüntü ve çaresizlik gibi duygular yaratır.

            Aldatılan kişi, konuyla ilgili düşüncelerini durdurmaya çalıştıkça, bu düşünceler genellikle daha da artar. Bu durumda, takıntılı düşünceleri azaltan ya da tamamen geçiren ilaç tedavisine başlamak gerekir.

            Taraflardan birisi sadakatsizlik yapsa da, bu evliliklerin yüzde altmış beşi yine de sürüyor.

Sadakatsizliğin nedenleri nelerdir?

a)      Eşini aldatan kişi, evliliğine olan bağlılığını kaybetmiştir.

b)      Evlilik içinde ki sorunlar ve sıkıntılar nedeniyle yükü taşıyamayan kişi, psikolojik yükünü hafifletmek amacıyla sadakatsizlik yapar. Burada hem eşine ve hem de sevgilisine ihtiyacı vardır.

c)      Sadakatsizliğe uğrayan kişi, intikam amacıyla eşini aldatabilir.

d)      İlişkide ihmal edilen kişi, eşinin, kıskandırma yoluyla ilgisini çekmek, farkına varılmasını sağlamak amacıyla, üçüncü bir kişiyle yakınlaşabilir. Bu ilişki genellikle kısa sürelidir ve cinsel yakınlaşmayı içermeyebilir.

e)      Eşini aldatan kişi, bu ikinci ilişkide yutulmaktan korktuğu için, eşini aldattığı kişiyi de dördüncü bir kişiyle aldatabilir.

f)        “Başkasıyla seks nasıl olur?” merakıyla eşini aldatabilir.

Sadakatsizliğe uğrayan (aldatılan) kişide ne gibi psikolojik değişiklikler olur?

a)      Kendisi hakkında ki düşünceleri olumludan olumsuza dönüşür. Güvensiz ve öfkelidir.

b)      Eşi için özel bir kişi olduğu duygusunu kaybeder.

c)      Kendine olan saygısını kaybeder ve eşini öteki kadından koparmak için kendinden, kişiliğinden ödünler verir.

d)      Söylenen yalanlara inandığı ve aldatılmayı farkedemediği için kendine yönelik öfke duyar ve suçluluk hisseder.

e)      Sürekli aynı şeyleri düşünür durur.

f)        Tekrar aldatılmamak için eşini sürekli kontrol eder.

g)      Aldatılan eş hayatı anlamsız ve adil olmayan bir süreç olarak algılamaya başlayabilir.

h)      Aldatılma olayını ailesine, yakınlarına anlatmada kararsızlık yaşayabilir.

i)        Yaşama isteğini kaybedebilir ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilir…

Tüm acılara rağmen birlikte yaşamayı tercih eden ve sorunları aşmak için el ele veren çiftlerin bir kısmı, eskisinden daha sadık ve daha sevecen olabilmekte ve yeni ilişkileri, kendilerini eski ilişkilerinden çok daha fazla tatmin edebilmektedir.

            Aldatılan kişinin eşini affetmesi, her şeye rağmen ilişki için çaba harcayabilecek kadar olgunlaşabilmesini, onu cezalandırmaktan vaz geçmesini ve kalbini insancıl duygularla yumuşatabilmesini gerektirir. Sadakatsizliği yapan kişi de suçluluk ve utanç duygularından kurtulabilmeli ve kendisini affedebilmelidir.

            Sadakatsizliği geride bırakma; acıyı kabul etmeyi, kararlı ve sabırlı olmayı, ama hepsinden önemlisi umutlu olmayı gerektirir.

Gelecek hafta, 19.Kasım 2024 Salı günü Aşk konusuyla devam etmek üzere…