Masal bu ya, Şeytan Ailesi çocuklarını geziye çıkarmışlar. Ormanlarda, dağlarda dolaşıyorlarmış. Çocuk, öğrenme ve merak aşkıyla her gördüğünün ne olduğunu soruyormuş.
Anne bu ne, baba bu ne, sorularını bıkıp usanmadan cevaplıyorlarmış.
-Anne bu ne?
-Bu ağaç.
-Baba bu ne?
-Bu böcek.
-Baba bu ne?
Bu hayvan cinslerinden maymun.
-Peki baba, karşıdaki iki şey ne?
-Onlar en uzak durmamız gereken yaratıklar, Onlara insan derler.
-Ama neden uzak duracağız?
-O kadar çok neden var ki hangisini söyleyeyim?
Onlar her türlü kötülüğü yaparlar, sonra suçu bize atarlar. Kendi yakınlarını öldürürler, "Şeytana uyduk," derler. Kadınlara tecavüz ederler, "Şeytana uyduk." derler.
Çocukları taciz ederler, "Şeytana uyduk." derler. Hırsızlık yaparlar, "Bir an boş bulunduk şeytana uyduk," derler. Halbuki bizim olan bitenden hiç haberimiz yoktur, görmemiş, duymamışız, orada bulunmamışız bile . Yalan söylerler birbirlerine, yine suç bize yüklenir. Onun için biz bu insan denen yaratıkları sevmeyiz ve uzak dururuz, sen de bunları unutmadan yaşa ve ömrün boyunca uzak dur onlardan.
Kutsal bidikleri bir yer vardır, her yıl her gün ziyarete giderler. Ellerindeki taşları bize atarak sevaba girdiklerini sanırlar. Halbuki biz orada olmayız, nasıl bir öfkeyle atarlar görsen şaşarsın. Yürürken önlerine, ağaçtan bir elma düştü. Yine aynı soru:
Baba bu ne?
:Bu elmadır, bunun bizim yaşamımızda çok büyük etkisi olmuştur.
-Nasıl yani?
-Tanrı Dünya'yı yaratmış, cenneti yaratmış. O zaman cennette iki insan var, erkek olan Adem, dişi olan Havva. Yılan var, bir de ben varım. Cennet anlatamayacağım güzellikte bir yer ama yasaklar var. En önemli ikisi elma ve sevişme. Elmalar öyle güzel ki ye beni, diye bas bas bağırıyorlar sanki. Ama yasak. Adem'le Havva yemek istiyorlar, yiyemiyorlar. Birbirlerine dokunamıyorlar.
Ben Havva'ya ve Adem'e:
Hayat hoştur, gerisi boştur, meyveyi yiyin. Dedim, Havva yedi cennetten kovuldu Adem durur mu o da yedi, kovuldu Tanrı beni suçladı. Adem'in topraktan benim ateşten yaratıldığımı söyleyince, beni de kovdu. Yılan'da kovuldu. O zamandan beri insanlar bize düşman oldu. Her kötülüğü bizden bildi. insanlar kul oldu biz muhalif olduk.İnsanları, kötülüklere haksızlıklara karşı çıkın, diye uyardık. Hakkınız olanı isteyin, dedik. Bizim uyarılarımızı dikkate alanları hapsettiler, işkence ettiler, hatta öldürdüler.
Galile Dünya'nın yuvarlak olduğunu ve kendi etrafında döndüğünü söylediği için yargılanmış ve işkence görmüştür. Piri Reis, Dünya haritaları çizen, Osmanlı denizcisi ve bilim adamıdır. Anlı şanlı Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mısır'da öldürtülüp kellesi İstanbul'a gönderilmiştir. Namık Kemal vatan şairidir, Magosa'ya sürülmüştür. Nazım Hikmet, haksızlıklara karşı çıktığı için hapislerde çürüdü. Hayatı söz konusu olunca, kaçmak zorunda
kaldı. Sabahattin Ali, hapishanelerde çürüdü, kaçarken öldürüldü. Sanatçılar, gazeteciler, filozoflar, gerçekleri gördüler, söylediler, yazdılar.Gözaltına alınıp tutuklandılar. Osman Kavala,Can Atalay ve niceleri, kendilerinden olmadıkları için hapislerde çürüyor. Doğruları söyleyenlere huzur yok bu Dünya'da. Dünya'yı deliler yönetiyor artık. İki süper devletin başında iki süper deli var. Başka örnekler de var.
-Peki baba, biz ne yapalım?
Adımız çıkmış şeytana ama öyle kötüler var ki anlatılamaz. Bizim aklımıza bile gelmeyen hainlikler yapıyorlar. Sen bu kötülerden uzak dur, onlara yandaş olma, Muhaliflerin de yanında dur, yeter çocuğum.
Ülkenin birinde bu masal anlatılırmış çocuklara.