YOLCU

Türküleri çok önemserim; hayatımın vazgeçilmezleri arasındadır. Dinlediğim her türkü, hayata başka bir gözle bakmamı sağlıyor. Türkülerde, hayatın güzelliklerini daha derinlemesine keşfediyorum. Özellikle usta ozanların ezgileri, bana bambaşka bir huzur aşılıyor.

Güneş her sabah yeniden doğarken, akşam olunca usulca batıyor. İnsan hayatı da buna benzer. Önemli olan, bu yolda nasıl yürüyeceğimizi belirlemek ve ona göre hareket edebilmektir. Hayatımız boyunca kendimizle ilgili bir iz bırakmaya, bizi hayata bağlayan sevgilere ve ümitlere sarılmaya çalışıyoruz.

Dün sabah, TRT TÜRKÜ’de rahmetli Neşet Ertaş’ın “YOLCU” adlı türküsünü dinlerken derin düşüncelere daldım. Bu türkü bana hayatın bir yolculuk olduğunu ve bu dünyada misafir olduğumuz gerçeğini yeniden hatırlattı. Hayat denilen bu yolculukta bir şeylerin peşinden gidiyoruz, gönlümüzü bir yerlere bağlıyor, ümitleniyoruz.
Bu türküde hayatımız var, çevremiz var, bütünüyle hayat yolculuğumuz var!

“Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Gelince dünyaya gönül verdin mi?
Kimi böyük, kimi böcek, kimi kul,
Merak edip hiç birini sordun mu?
Bunlar neden, nedenini sordun mu?

 İnsan ölür ama uruhu ölmez,
Bunca mahlûkat var, her biri gülmez,
Cehennem azabı zordur, çekilmez,
Azap çeken hayvanları gördün mü?

 İnsandan doğanlar insan olurlar,
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar,
Hepsi de bu dünyaya gelirler,
Ana haktır, sen bu sırra erdin mi?

 Vade tamam olup ömür dolmadan,
Emanetçi emanetini almadan,
Ömrünün bağının gülü solmadan,
Bari bir canana ikrar verdin mi?

 Garip bülbül gibi feryat ederiz,
Cehalet elinde boş mu kederiz,
Hep yolcuyuz, böyle geldik gideriz,
Dünya senin vatanın mı, yurdun mu?”

Hayat aslında bir yansımadır. Hayata ne verirsek karşılığında onu alırız. Hayata bakışımız önemlidir. Nasıl  bakarsak, aynı şekilde karşılık buluruz. Duygularımız, düşüncelerimiz ve eylemlerimiz bize aynıyla geri döner. Hayatın bize sunduğu şeyleri beğenmiyor, değiştirmek istiyorsak, öncelikle hayata bakış açımızı da değiştirmemiz gerekir.

Mevlâna “Cömertlikte akarsu gibi ol, merhamette güneş gibi ol, tevazuda toprak gibi ol” diyor. Bu söz hayat yolculuğumuza ışık tutuyor. Akarsu, geçtiği yerlere bereket verir; karşılık beklemez. Güneş, herkesi ayırt etmeden ısıtır. Topraksa tevazunun sembolüdür; üzerine basılsa bile kibirlenmez, hayatı kucaklar. Bu sözler, insanın hayattaki duruşuna dair en güzel rehberdir.

Neşet Ertaş’ın bu türküsünde ve Mevlâna’nın sözlerinde, hayatın geçiciliği ve bu yolculukta nasıl bir duruş sergilememiz gerektiği işlenmiştir. Türkülerde yaşanmışlıklar, hüzünler ve sevinçler vardır. 

Bu dünyaya misafir olarak geldiğimizi ve sonunda göçüp gideceğimizi, kalıcı olmadığımızı bilerek, kibirden ve bencillikten uzak, sevgi dolu ve paylaşımcı bir hayat sürdürmeliyiz.

Neşet Ertaş’ın bu mana dolu güzel  türküsünü okumanızı ve gönülden dinlemenizi tavsiye ediyorum. 
Bu vesileyle büyük ozana Allah’tan rahmet diliyorum.