“Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece”

Aşık Veysel’in yukarıdaki dizeleriyle başlayan şiirini çok severiz. Halk edebiyatımızın en önemli ve etkili eserlerinden biri olan bu şiiri bilmeyenimiz yoktur diye düşünüyorum. Gerek sözlerini gerekse nağmesini sık sık söyler, dinleriz. Bu yazıyı yazarken sevgili komşum Şevket Akkuş’ın klarnetinden  çıkan  bu türkünün nağmeleri ve Av. Adem Supçin kardeşimin vefatıyla büyüyen duygu yoğunluğum birleşti. Hayat adını verdiğimiz süreci yeniden irdeledim. Biz bu hayata pamuk ipliğiyle bağlıyız.
Bugün varız, yarın var mıyız? meçhul!

“Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda 
İki kapılı nir handa 
Gidiyorum gündüz gece” 

Dizeleriyle devam eden şiir, anlatımıyla, adeta hayatın bir özeti gibidir.
Dünya hayatını iki kapılı bir hana benzetir büyük ozan.
Aşık Veysel’in sözlerinde, Hayatın geçiciliğini ve zamanın önemini  buluruz. Bu sözlerdeki ana düşünce, hayatın kısa ve değerli olduğudur. 

“Veysel şaşar iş bu hale
Gah ağlayı gahi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece!”

Bu dünyaya bir kapıdan adım atar, hayat yolculuğumuza başlarız. Bu yolculuk sırasında karşılaştığımız insanlar, yaşadığımız olaylar ve aldığımız kararlar bizi biz yapan değerlerdir. Bu uzun ince yol boyunca bazen ağlar, bazen güleriz. Menzil dediği ikinci kapıdır. Son duraktır. İkinci kapıya ulaşmak için var gücümüzle koşarız. İkinci kapıdan çıkışımızla geride kalanlar, bizim hayatımızdır. Artık iyisi kötüsü, acısı tatlısıyla ömür denen zaman bitmiştir.
Geliriz, konarız ve göçeriz. 
Hayatın özeti bu değil midir? Allah(cc) Kur’an-ı Kerim’inde “İnna lillahi ve inna ilahi raciun” ayetinde belirtiyor “ Allah’tan geldik, yine Allah’a döneceğiz” Bize emanet edilen bir can vardır. Ömür içinde bu can’ın kıymetini iyi bilelim.
Doğduğumuza inandığımız kadar, ölüm de bir gerçek! 

Bir işe başlarız, başarmak için uğraşırız. Bazen koşar, bazı zaman yürürüz. Aslında her adım bizi sona doğru yaklaştırmaktadır. Yaşayacağımız zaman sınırlıdır. 
İçinde bulunduğumuz hayatın her anını dolu dolu geçirmek çok önemlidir.  
Bu süre içinde insan, hedeflerini belirler, hayaller kurar, sevinçleri ve hüzünleri birlikte yaşar. Attığımız her adım, verdiğimiz her karar, hayata bırakılan bir İZ’dir.

Ömür bir yolculuktur.  
Önemli olan, bu yolculukta ne kadar uzun yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızdır.
Önemli olan, bu ömrün her gününü, her anını yeni bir başlangıç olarak görebilmektir. 
Bu başlangıçları en iyi şekilde değerlendirmek bizim elimizdedir. 
Bu anlayış, bizi daha bilinçli olmaya götürür. 

Bir girersin, bir çıkarsın bu han’dan
Hiç geriye dönen olmaz yolundan
Güzel isim bırakanlar ardından
Ebedi alemde huzur bulurmuş!

İki kapılı han,incecik yolu
Ayaklar yürümez, tutamaz kolu
Kaç kızı var, hani, nerede oğlu
Gidenleri amelleri korurmuş!

Ömür dediğimiz kısacık  zaman
Bir varsın, bir yoksun, gidiverir can
Bir nefese bağlı hayat denen an
Can, kafeste, mutlaka yorulurmuş!

Gelenler gidiyor kalış yok burda
Beden toprak olur, ruhlar huzurda
Hesap defterleri açılır orda
Sorgusu suali çetin olurmuş!
PINARCIK ÇEŞMESİ/ S. 87

Bütün güzellikler sizinle olsun,
Sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
İYİ HAFTALAR!

Yusuf KABUKÇU