İnsanın bedeni ile olan ilişkisinin zihindeki karşılığı bedenimiz için oluşturduğumuz imajı ile ilgilidir. Her insan bedenini duyumsal olarak algıladığı ve içten kurduğu bir ilişkinin içinde var hisseder. Aynı zamanda dışarıdan bakıldığında bir öteki tarafından algılanan ve yorumlanan beğeniye ve dışlanmaya neden olan kısmı da vardır. Kişinin içsel algılayışı ve dışarıdan göründüğü arasında fark da olabilir. Bireyin bedeni ile kurduğu ilişkide zamana ve kültüre göre değişiklik gösterebilir. Günümüzde içsel beden imajımızdan daha çok dışarıdan görülen bedenle olan ilişkimiz daha önemli görünmektedir. Bizim hem içerde hem dışarda ilişki biçimlerimizi etkileyebilmektedir. Beden başkalarının bakışına sunulan ve öteki tarafından takdir edilen bazen durumu kolaylaştırırken bazen tam aksine zorlaştıran bireyin kendini sergilemesini veya saklamasına sebep olan karmaşık bir yapıya tanıklık eder. Bedenin bir güç yada zayıflık gibi görünmesi saf olmaktan çıkıp sadece bizim dışımızdaki ötekilerin değerlendirmesine bu kadar açık olması insan doğasına aykırı orantısız sonuçlar doğurabilir. Bedenimiz benlik yapımızın sadece cismani bir görüntüsüdür. Benlik değimiz kavram ise güzellik ve çirkinlikleri bir arada barındıran derin ve zengin bir yapıdır. İnsanı sadece dış görüntüsüyle değerlendirmeye açmak benliğe yapılmış bir haksızlık olacaktır. Bu algılayış yaygınlaştıkça bir yandan insan bedenine yönelik hizmet ve endüstri sektörleri ortaya çıkmış ve estetik kaygılar insanları cerrahi ve estetik bakım hizmetlerin her geçen gün daha fazla alır hale getirmiştir. Elbette bedene gereken önemi vermek gerekir fakat benliğin diğer alanlarını da gözden kaçırmamak gerekir.
      İnsanlar zaman zaman bedeninde değişiklik yapmak istemelerinin sebebi bilinçdışı beden imajının yani kişinin kendi görüşünden kendini değerlendirmesinin farkında olmadığı olumsuz düşünceleri olabilmesidir. Güzellik ve çirkinlik standartları medya ve kültürel kodlardan etkilenir ve bu tür istekleri artırabilir. Her bireyin bir bedeni vardır sadece bu varlık yeterli değildir içeride bir beden algısı inşa etmek zorundadır. Bunu yaparken erken çocukluk döneminden itibaren oynadığı oyuncaktan, izlediği filmden, ebeveynlerin davranışlarından bir çok kanaldan bilgi toplayarak bu imajı kurar. Kızların Barbi bebeklerle oyun oynamasından sonra uzun bacaklı ince belli olmayan hiç kimsenin kültürel olarak güzel kabul edilmemesi yetişkin davranışlarını etkilediği araştırmalarca belirlenmiş ve bu durum birçok araştırmaya konu olmuştur. Toplumsal normlar oluşturup bu normların bireylerin belirli bir görünüme sahip olması beklentilerini olması yavaş yavaş inşa edilebilir. Günlük hayatta karşılaştığımız haliyle zayıf olmak onandığında hala birkaç kilo fazlamız vardır ve verilmesi gerekir. Bu da bireyin kafasındaki ideal ben ve gerçekte olanla arasında ne kadar büyük fark olursa o birey bedeninden o kadar hoşnutsuzdur. Bu durum bir parçaya atfedilerek algılanabilir özellikle burun bu parçalardan biridir. Bazen bir parça yada bir tarafla ilgili istekler olur
 daha uzun olsam
 biraz kilo versem
 saçlarım dalgalı olsa
 daha kaslı bir vücudum olsa vs. Bu durum en pik yaptığı nokta ergenlik dönemidir. Hem fiziksel olarak hızlı büyüme ve gelişme çağının olması biraz şaşkınlık yaratır ve bedenin hızına bilinçdışı sindirememesi hem de ergenlerde arkadaş ve çevreden gelen etkiler ve etkilenmeler çok daha yoğun hissedilmesi hoşnutsuzluğu artıran etkilerdendir. Psikoloji de böyle duyguların abartılı yaşanması bir bozukluk sınıfında değerlendirilir.
 Vücut dismorfik bozukluk, kişinin kendisini gerçekte olduğundan daha kusurlu veya çirkin gördüğü, bu nedenle sürekli olarak bedeninde değişiklik yapma isteği duyduğu bir durumdur. Bu durum, genellikle bir veya birkaç vücut bölgesindeki gerçekçi olmayan algılarla karakterizedir. Örneğin, bir kişi burnunu çok büyük veya çok küçük gördüğünü düşünebilir ve bu nedenle sürekli olarak burun estetiği gibi işlemler isteyebilir. Vücut dismorfik bozukluğu olan bireyler, genellikle bu işlemleri yaptırmaları durumunda bile istedikleri memnuniyeti sağlayamazlar ve sürekli olarak yeni değişiklikler arayabilirler. Beden İmajı bozukluğunda bireyin bedeni ve vücut bölümleriyle ilgili aşırı kaygı duyduğu, bu nedenle değişiklik yapma arzusu içinde olduğu durumu ifade eder. Bu durumda, kişi genellikle görünümüyle ilgili gerçekçi olmayan algılara sahip olabilir veya toplumun kabul ettiği güzellik standartlarına uymaya çalışabilir.

 Sonuç olarak, bedeni değiştirme isteği bazı durumlarda normal ve estetik kaygılardan kaynaklansa da, bazı durumlarda derin psikopatolojik nedenlere dayanabilir. Bu nedenle, bu tür isteklerin arkasında yatan motivasyonları anlamak ve gerekirse uygun tedavi ve destek sağlamak önemlidir.

Ebru Özer ÖZKUL