Ekonomik krizler, bireylerin yaşamlarını derinden etkileyen ve ağır psikolojik baskı yaratan dönemlerdir. Bu tür krizler, işsizlik, borç yükü, mali kayıplar ve geleceğe dair belirsizlik gibi faktörlerle birleştiğinde, bazı bireyler için zorlayıcı bir durumla bahşedemeyip umutsuzluğa kapılmasına neden olabilir. Kriz dönemlerinde işsizlik ve gelirlerdeki düşüşler insanları sıkışmış ve yapmak istediği eylemleri yapmakta zorlanmalarına sebep olur ve stres ve depresyona girmeleri kaçınılmaz olur. Böyle durumlar sistemin içinde fırsat eşitsizliği yarattığından krizi fırsata çeviren bir takım zorlayıcı durumlara da sebebiyet verecektir. Ekonomi insanın psikolojik sağlamlılığını da etkileyen bir yanı vardır. İnsanoğlu umut ettiği sosyal alanda kaldığı ve hayat kalitesini yükseltmek amacıyla parayı kullanır. Günümüz şartlarında istediği ve önem verdiği ve ihtiyaçlarını alamamak ve aynı zamanda gelecekte alma umudunu yitirmek psikolojik sağlamlılığını da etkiler. Temel ihtiyacımız güvenliktir. Sadece yağmur yağdığı için mutsuz hissedebilen bir psişeden bahsediyoruz. Hiçbir suçu olmadan bir su birikintisinden geçerken ölen insanları gördüğümüzde ilk hissedilen duygu öfke ve isyan olacaktır. Toplumda öfke ve isyan duygusunun artması birbirimizi etkileyen varlıklar olmamız sebebiyle üzüntüye, anksiyeteye dış dünyanın güvenilmezliği karşısında hissettiğimiz tekinsizlik hepimizi etkileyecektir. Ekonomi beslenmeyi ve sağlık sistemini hayattan aldığımız keyfi etkileyen bir yapısı vardır. Sürekli bir teyakkuz durumu beyin kimyasını etkilediğinden trafikte birbirini öldürmeye çalışan insanlarla ne kadar sık karşılaşıyoruz. Hiç tanımadıkları bir insana bu kadar öfke aktarmaları normal mi ? yansıtma düzeneği bir savunma mekanizmasıdır. Psişe zorlandığı bir durumda en çok kullandığı mekanizmayı kullanıyor. İçeride kendi yaşam alanında zorlanan birey tahammül sınırını zorlayan bir sürü hikayeyle uğraşırken bir de trafik sıkıştığında refleks olarak öfkelenip bu durumu dışarıda hiç tanımadığı birini yükleyip bu yoğun duygulanımı sağaltmaya ve bundan başka bir yol görmemeye başlıyor. Böyle zamanlarda anlam ve değerlerin yitimi de söz konusu, dürüstlük kazandırmadığında bu değer vazgeçilen değerler tablosunda ilk sırada feda edilenlerden olabiliyor. İnsanoğlu anlam dünyasında arzularını ve eksiklerini tamamlamaya çalışarak etik ve ahlak ilkelerinden beslenerek devam edebilecektir. Uğruna vereceği bir anlam ve değer sapmaları da umudunu yitirmesine ve hayat doyumunu etkileyen bir süreçte bırakıyor.
Alman ruh bilimci Spranger, bireyin toplumsal rolü, durumu ve amacına göre altı temel tip oluşturmuştur. 1. Politik Tip: Mevki, statü ve makam elde etmek, güçlü olmak için uğraş veren kişilik özellikleri. Kriz zamanlarında bazı kesimlerin sosyal statülerini yükseltmek için yaptığı eylemler bu tipolojinin içine girer. 2.Ekonomik Tip: Parasal çıkarlarını düşünen bireyler. Sadece kendi çıkarlarını düşünmek zorunda kalmak da bir sıkışmışlık hissi doğuracaktır. Çünkü insanoğlunun zalim tarafı olduğu kadar yardımlaşma ve empati tarafı da vardır. Sürekli kendini savunma durumunda var etmesi stres kaynağıdır.3.Estetik Tip: Hep yenilik ve değişiklik eğiliminde olanlar ve bu eğilimlerde estetik ve güzelliği ön planda tutanlar. Her kaotik sistem kendi besleyicisini yaratır. Pandemi döneminde e hatırlarsanız bazı girişimci sanatçılar online sergiler açıp insanların ziyaretine açmışlardı. Herkesin evde kaldığı dönemlerde filmler daha çok izlendi. Bu durumda bile sosyalleşmek çok önemliydi 4.Dindar Tip: Günlük yaşamlarının önemli bir kısmını ölüm sonrası inandıkları dünya için çaba gösteren ve sıklıkla iki dünya arasında bağlantı kuran kişiler. İnsanoğlunun inanmaya ihtiyacı olduğunu ve inançlı olan insanların kader deyip bazı olaylara katlanabilme mukavemetlerini etkilediğini biliyoruz fakat ekonomik kriz dönemlerinde temel ihtiyaçların karşılanmaması ya dini ritüellerin çoğalmasıyla her şeyi dua ve imanın olmayışına bağlamaya bırakarak eylemsiz bırakıp bazen de daha umutsuz olmalarına sebebiyet verebilir. 5.Teorik Tip: Günlük yaşamlarında soyut düşünme eğilimlerinin fazla olduğu bireyler. Bu bireyler genellikle akademide olan bu bireyler iyi tespitler yapabilirler ve toplulukları uyarabilirler fakat bir çözüm yolu sunmakta genellikle kısır döngüde kalırlar. 6.Sosyal Tip: Başkalarına yardımcı olmaktan, iyilik etmekten zevk duyan insanlar. Araştırmalar yardım etme anlayışının insan doyum ve mutluluğu artırmada bağlantılı bir aracı rol olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Dünya genelinde mutluluk ve doyum araştırmaları, bireylerin yaşam memnuniyetini ve genel mutluluk düzeylerini anlamak için yapılan kapsamlı çalışmalardır. Bu araştırmalar, farklı ülkelerdeki ve kültürlerdeki insanların yaşam kalitelerini, sosyal ilişkilerini, ekonomik durumlarını ve genel mutluluk düzeylerini inceleyerek global bir perspektif sunar. Kişi başına düşen gelir arttıkça, genellikle mutluluk düzeylerinde de artış gözlemlenir. Ancak, bu ilişki belirli bir gelir seviyesinden sonra zayıflar; yani, temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra gelir artışının mutluluk üzerindeki etkisi azalır
Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplumdaki genel mutluluk düzeylerini düşürebilir. Ekonomik krizin uzun süreli olacağına inanma ve gelecekte bir düzelme olmayacağına dair umutsuzluk, intihar düşüncelerine yol açabilir.
Sağlıklı bireyler, genellikle daha yüksek mutluluk skorlarına sahiptir. Kronik hastalıklar ve zihinsel sağlık sorunları, mutluluk üzerinde olumsuz etki yapar.
Yüksek yaşam beklentisi olan ülkelerde, genellikle daha yüksek mutluluk düzeyleri gözlemlenir.
Ekonomik sıkıntıların aile içi çatışmalara sebep olması aile içinde sosyal izolasyon yaşanması sosyal aktivitelere katılmakta zorlanılması insanları sıkışmış ve çaresiz hissettirecektir. Sosyal alana katılamamak insanın içinde yaşadığı stres düzeyini arttırıp daha saldırgan etik dışı davranışlara meyletmesini ve huzursuz ve tehlikeli bir ortam yaratacaktır.
Ekonomik krizler, bireylerin yaşamlarını derinden etkileyerek, intihar riskini artırabilir. Mali zorluklar, sosyal ve ailevi baskılar, psikolojik ve duygusal faktörler, intihar düşüncelerinin artmasına neden olabilir. Farklı kişilik tipleri, kriz dönemlerinde çeşitli nedenlerle intihar düşüncelerine kapılabilirler. Bu tür durumların önüne geçmek için, psikolojik destek, sosyal yardımlaşma ve kriz yönetimi stratejileri büyük önem taşır. Toplum olarak, ekonomik krizlerin yarattığı psikolojik etkileri minimize etmek ve bireylere destek olmak için çaba göstermeliyiz.
Ebru Özer ÖZKUL