İnsan olmak bölünmez olmaktır ancak çatışan dürtüler ve arzular tarafından sürekli olarak parçalanan, bizi şiddetle zıt yönlere çeken, mutluluğa ve bütünlüğe doğru ilerleyemey...

İnsan olmak bölünmez olmaktır ancak çatışan dürtüler ve arzular tarafından sürekli olarak parçalanan, bizi şiddetle zıt yönlere çeken, mutluluğa ve bütünlüğe doğru ilerleyemeyecek şekilde felç eden zamanlarımız bölünmüş bir kişilik yaratır. Bu noktada terapi yaşam kalitemizi arttırmak için son derece önemlidir. Peki, günlük yaşamımızda psikoterapi ile bilinçli bir şekilde nasıl başa çıkabilir ve zihinsel sağlığımızı nasıl güçlendirebiliriz?

Öngörülemez bir hızla değişip dönüşen yaşamlarımıza duygu ve düşüncelerimiz de ayak uydurmaya çalışır. Ancak bazen bu ikisi arasında bir uyumsuzluk yaşanır.

Psikolojik terapilerin amacı da bireyin yaşadığı bu içsel çatışma noktasında ihtiyaçlarına göre şekil almaktadır.

Günlük yaşamın içinde anne babamız, çocuklarımız, öğretmenlerimiz, mesai yaptığımız insanlar tarafından atılan nazari bir bakış, yargılanmak ya da olumsuz eleştiri kişiyi içine dönmeye, gitgide tamamen içe kapanmaya ve ruh ile bedeni ayrı düşürmeye yeterli sebeplerdir. Yakınlarımız tarafından hissettirilen bu olumsuz duygular bir psikoterapistin yolunu tutmamızı da engeller. Ancak terapi odası bu hizmeti almak için sebep ne olursa olsun tüm danışanlar için yargılanmadıkları, kendilerini anlaşılmış hissettikleri ve desteklendikleri bir yerdir…

Hangi terapiyi seçmeliyim?

İnsan yaşamının en büyük sorunu, kendimize karşı, kabul etmek istediğimizden çok daha şeffaf olamamızdır; bilinçli inançlarımızın, değerlerimizin ve arzularımızın mantıklı yüzeyinin altında duygu ve dürtülerden oluşan güçlü yeraltı nehirleri vardır.

Bunları fark etmek ve adım atmamızı sağlayacak pek çok terapi modelinin bulunması ise haklı olarak zihninizde bir karmaşa yaratıyor. Ancak burada kişinin ihtiyaçları devreye giriyor. Terapi almaya karar verdiğinizde terapistinizin takip edip eğitimini aldığı kuram doğrultusunda ilerlemek zaten size büyük kolaylık sağlayacaktır. Yani işin bu kısmı artık terapistinize ait.

En temel anlamda utanç, suçluluk duygusu ya da değersiz hissettiren durumlar yüzünden bilincinizden uzak tutmak istediğiniz yanlarınızla yüzleşmeyi sağlayan terapiler en sık kullanılan yöntemdir. Bununla birlikte duruma bağlı yaşanan travmanın zorluğundan kaçıp kendini kurtarmaya çalışan, bilinçdışının baş etme stratejileriyle ve savunma düzeneklerinin işlevselliğiyle ilgilenen terapiler de söz konusu. Ayrıca kısa süreli çözüm odaklı terapiler, içgörü odaklı terapiler, bazıları ise daha aktif ve olumsuz düşünce kalıplarınız ve stresi yönetme becerinize odaklanan terapi yöntemleri de tercih edilen yöntemler arasındadır.

En geniş anlamıyla ise psikolojik terapi daha mutlu ve daha tatmin edici bir hayat için yol almak, kendi kendini güçlendirmek ve daha fazla farkındalık kazanmak amacını taşır. Bu sayede gelişen ruh halinizle ilişkilerinizin kalitesini arttırırken yaşam kaliteniz de paralel olarak yükselişe geçecektir.

Psikolojide tarafsız gözlemci ne anlama gelir?

Hiçbirimizin hayatı birbirinden daha kolay veya daha zor değil hepimiz kendimizce kendi deneyimimizi ortaya koyup yaşıyoruz.

Bu nedenle tarafsız bir gözlemcinin bizi anlaması kendimize bile söylemekten çekindiğimiz mahrem aynı zamanda karanlık tarafımızla olan yüzleşmemiz bizi biz yapan her şeyi önce bir önemli ötekinin kabul etmesi bir değer yaratıyor. Terapist tam da bu noktada o önemli öteki duruşu sergiliyor.

Şema terapinin sınırlı yeniden ebeveynlik tanımı bunu daha iyi anlatan bir model sunar. Geçmişte erken dönemde doyurulmayan ihtiyaçlardan ya da ihtiyaçların fazlaca doyurulmasının doğurduğu sınırsızlık, terapinin sınırları içerisinde anlaşılmaya başlanabilir. Örneğin, erken dönemde öfkelenmesine izin verilmeyen bir danışan terapiste sinirlendiğinde onun kendisine kızmadığını öğrenir.

Terapist ayrıca danışanaın öfkesini ifade etmesini desteklediğinde kişi bunun ne anlam ifade ettiğini kontrol edebilir. İşte tam bu hikâyede terapötik ittifak dediğimiz durum ortaya çıkar. İyileştirici olan ilerlemeyi ve gelişmeyi sağlayan da tam olarak bu durumdur.

Terapist temel inançların nasıl oluştuğunu belli bir düşüncenin hangi bağlamda ortaya aktığını ve kişinin imgesini ve başka insanlar etrafındaki dış dünya için neler ifade ettiğini anlamaya çalışır. Bu anlamda terapist bir araştırmacı gibi davranır. Bu, danışanı erken dönemde öğrendiği modlardan kaynaklı otomatik tepki verme biçimlerini, düşüncelerini, duygularını ya da fiziksel deneyimlerini gözetlemeye ve ölçüp değerlendirmeye götürür.

Danışan, terapiler sırasında zamanla yeni bir çerçeveden baktığını ve bu yüzden de baktığına bir değer yargısı yüklemeden, yenilenmiş bir bakış açısıyla, ilgiyle bakabilmeyi öğrenir. Terapide zaman çok önemli bir konudur. Bu durumu fark etmek ve yapmak arasında fark vardır. Her bildiğimizi hemen öğrenip hayatımıza geçirip uygulayamayabiliriz, biliriz ki bu bir süreçtir. Bu sebeple kendinize zaman vermeniz önemlidir.

Terapiste mi gitmeliyim, arkadaşımla derdimi arkadaşıma anlatarak çözebilir miyim?

Tam bu aşamada aklınıza şöyle bir soru gelebilir: “Arkadaşlarımla konuşmak varken neden bir terapisti seçmeliyim?” ya da “Bir psikolog ve arkadaş arasında nasıl bir fark vardır?”

Zor zamanlar yaşadığınızda güçlü bir arkadaş ağına sahip olmak önemlidir fakat sevdiğiniz kişiler terapistten farklı bir rol üstlenirler. Bir uzman, duygusal ve zihinsel sağlık koşullarını tanımak ve tedavi etmek için özel bir eğitimden ve kendi terapi sürecinden geçmiştir. Arkadaşınız iyi bir dinleyici olabilir ancak travma, uzun süreli sağlıksız davranış kalıplarından kaynaklanan kişilik problemlerini, tüm zihinsel ve duygusal karmaşıklığı çözmenize yardımcı olacak kadar eğitime, içgörüye sahip olmayabilir ki olmak zorunda da değildir. O sizin arkadaşınızdır.

Güvendiğimiz arkadaşlarımızın mahremiyetimize saygı göstereceklerini umarız, ancak gizliliğin garanti edildiği tek yer eğitimini almış bir terapistle zaman geçirdiğiniz yerdir. Terapist kendinize ve başkasına zarar verme riskiniz olmadığı sürece oturumlarda konuşulup tartışılan tüm bilgileri korumak için yasal ve profesyonel standartlara tabi tutulurlar. Arkadaşlarımızdan alınan tavsiye onların fikirleri, kendi hayat deneyimleri ve aranızdaki ilişki bağlamında bir bakış açısı sunar. Arkadaşlıkta sağlıklı olan bu ilişkinin iki yönlü olmasıdır.

Her birimiz duygularımızı ifade eder ve sorunlarımız hakkında konuşuruz. Yakın arkadaşlıkta her bir kişiye eşit zaman ve dikkat harcamak önemlidir. Bir terapistin görevi tüm dikkatini size vermektir. Bir arkadaşınızdan sorunları hakkında konuşmamasını istemek haksızlık olur fakat bir uzmanın kişisel sorunlarını sizinle paylaşmasını engelleyen profesyonel sınırları vardır. Bir terapistin temel görevi tam dikkat gerektiren konulara odaklanmanıza yardımcı olmaktır.

Özgür olmanın nasıl bir his olduğunu anlamak…

İçsel çatışmalarımızı çözmek için çalışmaya başladığımızda, terapinin nihai amacı olan “özgür olmanın nasıl bir his olduğunu tatmaya” başlarız.

Bu doğrultuda psikoterapi bir danışan için en iyi olanı kendisinin bulmasını sağlamak, yaşamını yeniden düzenlemek ve hem kendine hem diğer kişilere hoşgörülü ve barışık olunma yolunda desteklemeyi içerir. İnsanın “en iyi kendisi” olabilmesi ve değişen çevre şartlarında “en iyi kendisi olabilme durumunu koruyabilmesi” yolunda gelişim odaklı bir süreçtir.

Sevgiyle…