Katıksız bir Türk Milliyetçisi.
Turan ülküsünün idealist neferi
Türk Ocakları Denizli şubesi eski başkanı
İYİPARTİ Pamukkale kurucu ilçe başkanı
Dürüst siyasetçi, gönül insanı, iyi dost Avukat Adem SUPÇİN uçmağa vardı.
Onu 2009 yılında tanıdım.
Bir seçim yarışmasında aynı listede yer almıştık.
Sanki onu yıllardan beri tanıyormuşum gibi hissettim.
İlk tokalaştığımda hiç tahmin edemeyeceği sorumu kendisine sordum. -Sen KÜRŞAD’ mısın?
Gülümsedi.
Birden kanım kaynamıştı. Kucaklaştık. Daha sonra hep görüştük. İnsanları yanına çeken bir duruşu vardı. O benim için hep KÜRŞAD olarak kaldı.
Evet Nihal Atsız’ın Bozkurt’lar romanındaki Çin sarayını kırk çerisiyle basan KÜRŞAD yanımdaydı.
BOZKURTLAR’ı onu tanıdıktan sonra birkaç kez daha okudum.
Kürşad’ı hep onun şahsında hayal ettim, canlandırdım.
Hiç hatırını kırmadım. Adem’im de benim hatırımı kırmadı. Hep kardeşim olarak gördüm. AYSIAD yönetim kurulunda iken kendisine üyelik teklifinde bulundum. Kabul etti.
TÜRK OCAĞI başkanlığı için seçime girdi, Ben Denizli dışında idim. Beni yönetim kuruluna yazmış. Kazandı. Başkan yardımcım olarak yazdım dedi. Tamam dedim.
Çok çalıştı. Azerbaycan milletvekili Ganire PAŞAYEVA geldi . Türkocağı hatıra ormanına birlikte fidan diktik.
Bir dönem çalıştık. Türk ocağı olağan kongremize az bir zaman kalmıştı. “Ağabey, ilk sana açıyorum. İYİ PARTİ Pamukkale kurucu başkanlığı için teklif aldım, ne dersin” dedi.
Hep yanında olacağım dedim.
Çok büyük bir performans gösterdi.
Çok başarılı oldu.
Siyaseten çekemeyenler vardı. Ayrıldı. Koltuk sevdası, makam derdi hiç olmadı.
Tek düşüncesi makamlarda iyi bir Türk milliyetçisi, İyi yetişmiş bir ülkücü ve Türkçü birinin olması idi.
Çok güzel bir insandı. Boş vakti olmazdı. Bazı zamanlarını hobi atölyesinde geçirirdi. O günlerin hatırası, el emeği olan kurt başlı bir kılıcı bana hediye etti.
Beni gururlandırmış ve duygulandırmıştı. Güzel hatırasını ömrüm oldukça saklayacağım.
Yakalandığı amansız hastalık onu aramızdan ayırdı. Çok erken yaşta ayrılışı bizleri, tüm dostlarını büyük üzüntüye soktu.
Arkadaşlarına çok özel bir vasiyeti vardı. Arkadaşları onun bu vasiyetini gerçekleştirdi. Tabutuna serdikleri
GÖKBAYRAK bütün Türk Dünyasının ortak simgesi olarak biliniyor.
Önce evinde komşuları ve sevdikleri helallik verdi. Daha sonra Denizli Barosundaki törenle bütün hukuk camiasının duygularını Baro başkanı güzel bir konuşma ile dillendirdi.
FETİH CAMİİ, her kesimden sevenleri ve siyasetçiler,özellikle partili partisiz ülkücü dostlarıyla doluydu. Servergazi mezarlığındaki son yolculuğuna göz yaşları içinde defnedildi.
Varlığını TÜRK Milliyetçiliği’ne adamış gerçek bir ülkücüyü, yiğit bir dava adamını, dürüst ve ahlaklı bir siyasetçiyi, iyi bir Atatürkçü’yü, ince ruhlu bir fikir ve düşünce insanını, iyi bir avukatı, çok güzel bir insanı kaybettik.
Geçen sene vefat eden çok sevdiği arkadaşı Av. Sakin Düzen’in ardından Ozan Arif’in aşağıdaki şiirini sayfasından yayınlamıştı. Biz de kendi sayfasından alıntı yaptığımız bu şiiri onun hatırasına burada yayınlıyoruz.
Geride bir eş, sevmeye doyamadığı bir kız evlat ve yüzlerce dost bırakarak ebedi aleme göçtü.
Sevgili Adem’im Allah’tan rahmet diliyorum. Seni hiç unutmayacağız.
Umarım yeni yurdun cennetinde Kürşad’la buluşursun.
RUHUN ŞAD OLSUN!
…
Yalan dünya işte senden,
Aha geldim, gidiyorum.
Kalanlara selam benden,
Aha geldim, gidiyorum.
Var mı sana gelip kalan,
Baştan başa murad alan,
Varın yoğun hepsi yalan
Aha geldim, gidiyorum.
Dereyi aş, tepeyi aş,
Sonu yoktur dolaş dolaş,
Günden güne yavaş yavaş,
Aha geldim, gidiyorum.
Yalan dünya sana böyle
Kimler konup göçtü söyle,
Ben de işte aynen öyle
Aha geldim, gidiyorum.
Gülemedim şöyle bir gün,
Senelerim geçti sürgün
Gönül sevdiğine dargın,
Aha geldim, gidiyorum.
Arif der ki: bunca yıl ay
Geldi geçti vay dünya vay!
Yaşamaksa yaşadım say,
Aha geldim, gidiyorum.
Yusuf KABUKÇU