PINARCIK ÇEŞMESİ!

Pınarcık Çeşmesi, Serinhisar’ın en eski kültür değerlerinden biri olarak yüzyıllardır Çınar ağaçlarının gölgesinde akmaya devam etmektedir. 
Bu tarihi çeşme, hem mahalleli hem de diğer mahallelerden gelen ziyaretçileri için bir buluşma noktası ve huzur kaynağı olmuştur. Çevresinde yükselen ulu Çınar ağaçları, çeşmenin tarihi dokusunu tamamlayarak ona ayrı bir güzellik ve değer katmaktadır. Bu doğal ve kültürel miras, Serinhisar’ın geçmişiyle bugününü birbirine bağlayan önemli bir semboldür.
Pınarcık çeşmesi, aynı zamanda, bünyesinde bulunduğu mahalleye de isim olmuştur. Pınarcık mahallesi Serinhisar’ın  en eski ve köklü mahallelerinden biridir.

Pınarcık Çeşmesi ile aynı yaşta kabul edilen Çınar ağaçları, adeta bir abide niteliğinde olup, gölgesinde verdiği serinlikle bütün mahallelinin vaktini geçirdiği bir park alanı oluşturmuştur.
Bu dört beş asırlık ağaçlar, yalnızca görkemli görüntüleriyle değil, aynı zamanda sundukları serin ve huzurlu ortamla da mahalle halkı için vazgeçilmez bir toplanma alanıdır. Çeşmenin etrafında, bu doğal gölgelik altında, insanlar sohbet eder, dinlenir ve geçmişten gelen bu kültürel mirası yaşatırlar. Yakın kasaba ve beldelerdeki pazarlara mal getiren pazarcılar ve hayvanları, Pınarcık Çeşmesi'nin geniş çayırlığında konaklar, akşamları ise yaz günlerinin serinliğinde açık havada huzurlu bir uykuya dalarlarmış. 
Bu muazzam görüntü içindeki alan, sadece mahalle halkı için değil, aynı zamanda yoldan geçen tüccarlar ve seyyahlar için de bir sığınak niteliğindedir. 
Yük hayvanları, çeşmenin serin suyundan içerek dinlenir, sahipleri ise gölgelik alanın sunduğu rahatlıkla günün yorgunluğunu atarlarmış. Bu sayede, Pınarcık Çeşmesi sadece bir su kaynağı değil, aynı zamanda yorgun yolcuların huzur bulduğu bir durak olma görevini de yerine getirirmiş.

Biz mahalle çocuklarına, diğer mahalleliler "Pınarcık Çocukları" diye isimlendirirdi. 
Belki de bizim mutluluğumuzu uzaktan uzağa kıskanırlardı. Çeşmenin etrafında, asırlık Çınar ağaçlarının gölgesinde oyun oynayıp, bu serin su çeşmesinin yanında vakit geçirdiğimiz günler, bizim için birer masal gibiydi. Pınarcık’ın sunduğu huzur ve neşe, başka mahallelerin çocuklarına belki de imrenilecek bir hayat gibi görünürdü.

Bazı zamanlar mahalle büyükleri, tahterevalli adı verilen, genelde kendilerinin bindiği büyük ince uzun ağaçtan kurdukları bu alete binerek, kendilerince oyunu oynardı. 
Tahterevalli, çocuklar için olduğu kadar büyükler için de bir eğlence kaynağıydı. Ağaçtan yapılmış bu uzun ve sağlam tahterevallide, büyükler karşılıklı oturur ve birbirlerini havaya kaldırıp indirirken hem eğlenir hem de çocukluk anılarını tazelerlerdi. Bu eğlenceli oyunlar, mahalledeki birlik ve beraberliğin bir simgesi gibi, herkesin keyifle katıldığı anılardan biriydi.

Büyük Çınar ağaçları, üç tane yan yana dizilmiş şekilde, olanca heybetli görünümleriyle mahallemizin simgesi gibiydi. Bu devasa ağaçların etrafında çocuklar saklambaç oynar, gövdelerinin arkasına saklanır ve dallarına asılarak sallanırdık. Güçlü ve heybetli dallarına kurulan  salıncaklarda ise adeta bulutlara doğru yolculuk yapardık. Çınarların gölgesinde geçen bu keyifli anlar, çocukluğumuzun en güzel hatıralarını oluştururdu. Onların koruyucu kolları altında, özgürlüğün ve mutluluğun tadını çıkararak saatlerce vakit geçirirdik.

Geçen hafta içinde, Serinhisar Belediyesi’nin bir kültür çalışması olarak, Serinhisar’daki kültür derinliklerini konu alan bir belgesel programın Pınarcık Çeşmesi bölümünü anlatmak üzere davet edildiğimde, bu görevi keyifle yerine getirdim. Yüzyıllardır akmaya devam eden bu güzel, tarihi çeşme, inşallah gelecek nesillere de hizmet etmeye, suyunu ikram etmeye ve yorulanları dinlendirmeye devam edecektir. Suyunun ve havasının şifalı olduğuna inandığım bu çeşmeye yolunuz düşerse; belli mi olur, belki de karşılaşıveririz.
Avuçlarınıza doldurup kana kana suyundan içmenizi, birkaç asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde, beş on dakikalık da olsa kendinizi dinleyip, dinlenmenizi öneriyorum. 

Çınarların gölgesinde durmadan akan çeşme,
Bir abide oldun sen, benim gönül köşkümde!

Sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

İYİ HAFTALAR!

Yusuf KABUKÇU