Sıcakların ağırlığı altında, Kurban Bayramı telaşı da geride kaldı.

İnsanoğlunda dert, sıkıntı mı biter!

Bir telaşı bitse, bir yenisi başlar. 

Hayat bitmeyen bir koşuşturma ve mücadele ile devam edip gidiyor.

İçinde bulunduğumuz yaz mevsimi insanların en hareketli olduğu bir dönemdir.

Tatile çıkacaklar var.

Sınava girip sonuç bekleyenler var.

Bir türlü sorunları çözülmeyen emekliler,

evliliğe hazırlanan gençlerimiz var.

Aileleri kara kara düşündüren ekonomik zorluklar var.

Evlilik hazırlığı yapan yakınlarımla,

bayramı fırsat bilip,  bir araya geldiğimizde, muhabbetimize evlilik konusu da girdi. “Bir dokun, bin ah işit” misali, meğerse bu konuda söylenecek ne kadar çok söz varmış!

Anlaşılıyor ki, düğün mevsimi yeni evlenecek gençlerin ve ailelerinin üstüne bir kabus gibi çökecek.

Şartlar, yeni evlenecek çiftlere ve ailelerine adeta “kırk katır mı istersin , kırk satır mı” dercesine,  cevabı zor olan soruyu soruyor ve cevabını bekliyor.

Nasıl bir düğün düşünüyorsunuz? Şeklindeki  soruma, evlilik adayı genç kardeşimin cevabı net ve kesindi.

“Biz bu işi nikahta bitireceğiz”

Annesi “ El gün ne der”diyerek, mahalle baskısından söz edip, tereddüt bildirirken, Genç yakınım,

- Önce, eşyalı bir apart kiralarız. Zaman içinde küçük bir daire alırız. Düğün için  yapmayı düşündüğümüz harcamaları burada değerlendiririz, diyor.

Doğruya, doğru….

Güzel bir düşünce!

Aslında  bizim ekonomik sorunlara cevap  olabilecek mükemmel bir anahtarımız var. Bir çok konuda olduğu gibi atalarımız bu konuda da çözüm bulmuş “Ayağını yorganına göre uzat”

Bu söz, kişinin mali durumunu ve sahip olduğu imkânları göz önünde bulundurarak yaşamasını öneriyor. Harcamalarını ve yaşam tarzını buna göre ayarlamasını ifade ediyor.

Günümüzde  gösterişli büyük törenler istenmiyor. Büyük takıların kesinlikle karşısındalar. Yeni bir ev kurmak ve düğün masrafları için epeyce miktarı göze almak gerek.

Artık hiç kimse yeni bir hayata başlarken maddi sorunların altında ezilmek istemiyor.

Toplumumuz düğün olayında kendi dönüşümünü gerçekleştirmiş diyebilirim.

Günümüzde  sade düğün anlayışı ön plana çıkıyor.

Yani, önce  nikah, ardından, abartıya kaçmadan, gençler arasında küçük bir eğlence ile bu iş tamamlama düşüncesi hakim.

Çok kıymetli bir dostum, sohbetimizde, yakın zamanda kendi yaşadığı bir olayı anlatmıştı.  Dünürüne şakayla karışık şu teklifte bulunmuş.

- Siz bu düğün için ne kadar bütçe ayırdınız? Benim ayırdığım bütçe ile birleştirip, gençlere küçük bir ev alalım. Kendi aramızda küçük bir eğlence düzenleyelim. İşi nikahta bitirelim, demiş. Teklif kabul edilmiş. 

Dostum çok  mutlu ve huzurlu görünüyordu.

Düğünlerin nikahla özetlenmesi düşüncesi her ne kadar ekonomik kaygıların bir yansıması gibi görünse de,

Yaşadığımız pandemili günlerin de etkisi çok. Bu dönemde kalabalık etkinliklerin yasaklanması veya sınırlanması, yeni evlenecek çiftleri daha küçük ve özel törenlere yönlendirdi. İnsanımız düğünlerde küçük kalabalıklara da alıştı.

Bu yeni alışkanlık ve anlayışın, gelecekte de etkili ve kalıcı olacağını düşünüyorum.

Sağlık ve huzur dileklerimle…

İYİ HAFTALAR!

YUSUF KABUKÇU