Sevgili okurlar. 3.Kitabım RUHLARIN ŞARKISI Haziran 2024 de yayınlandı ve büyük bir ilgiyle karşılandı. Kısa bir süre sonra 2. Baskısını yapacak gibi görünüyor. AMAZON tarafından yurt dışında da satıldı ve D&R tarafından İstanbul Şubelerinde satılmak üzere çok sayıda satın alındı. İnternet kitap satış sitelerinde ortalama 350 TL ye satılan bu kitabımızı merkezimizden 100 TL daha ucuza, 250 TL ye satın alabilirsiniz.
Devam eden birkaç yazıda RUHLARIN ŞARKISINDAN ve neden bu kadar ilgiyle karşılandığından söz edeceğim. Bu arada RUHLARIN ŞARKISININ 6 ay süren geceli gündüzlü bir emeğin ürünü olduğunu ve geniş bir profesyonel kadronun da kitabın yaratılmasında rol oynadığını belirtmeli ve özellikle Editörüm Ece Özbaş’a, Narsist Yayınevi Sahibi Mustafa Soylu ’ya ve olağanüstü çarpıcı bir kapak yapan İllüstratör Elif Mete’ye öncelikle teşekkür etmeliyim.
Ruhların Şarkısının en büyük özelliği dinle (özellikle İslamiyet ve Hıristiyanlıkla) ve çağdaş bilimle uyuşması ve bu iki paradigmayı birleştirmesi.
Kitap BAKARA 259 ile açılıyor:” Tanrı onu yüzyıl ölü bıraktı. Sonra onu diriltti. Ona -Ne kadar ölü kaldın? Diye sordu. O da -Bir gün veya bir günün bir kısmı ölü kaldım.” Dedi” diyor. Yani, o günün insanlarının anlayacağı bir şekilde, ölü için zaman ve mekân kavramları olmadığından dolayı aslında ölümün bir yanılsama olduğunu, aslında ölüm diye bir şeyin olmadığını vurguluyor.
RUHLARIN ŞARKISINDA birisi karşılıksız, birisi de ölümsüz iki aşk hikayesi şiirsel bir dille anlatılıyor. Âmâ asıl anlatılmak istenen, verilmek istenen mesaj Aşk ya da ölümsüz aşk değil. Verilmek istenen asıl mesaj insanın, dolayısıyla insan ruhunun ölümsüz olduğunun ve ölümün hayatın en büyük yanılsaması olduğunun, ölümün ölen kişi için değil, geride kalanlar için olduğunun bilimsel bir çerçevede kanıtlanması. Ben bir bilim insanıyım. Tıp Doktoru ve Psikiyatri Uzmanıyım. Bu çizgiden asla uzaklaşamam. Yazdığım, bir takım spekülasyonlar değil, bir Jeneralize Tonik Klonik Epilepsi nöbetinden yola çıkarak anlatılan bir argümandır.
Şöyle ki: Epilepsi nöbeti geçiren bir kişi, nöbetin başladığı anla, postiktal uykudan, yani epilepsi uykusundan uyandığı an arasında geçen ortalama 20 dakikalık zamanı yaşamaz . Yani o zaman dilimi o insan için yok gibidir. Anlatabiliyor muyum?
Konuyu biraz daha açayım. İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Buna hiç kimsenin bir itirazı yok.
Gelecek salı konuyla ilgili ikinci yazıda görüşmek üzere…Bu yazı dizisini takip etmenizi öneririm. Hayat ve ölüme dair çok çarpıcı gerçeklerle yüzleşeceksiniz…