İnsanoğlu kendini bilip hayatı ölçüp tartmaya başladığından, gençliğinde, orta yaşlılığında ve yaşlandığında her zaman aklından çıkmayan kendi kendine sormaktan alıkoyamadığı...
İnsanoğlu kendini bilip hayatı ölçüp tartmaya başladığından, gençliğinde, orta yaşlılığında ve yaşlandığında her zaman aklından çıkmayan kendi kendine sormaktan alıkoyamadığı birkaç sorudan birincisi “BENİM EDERİM VE DEĞERİM NEDİR?” sorusudur.
Çocukken Annem babamın yanında ben ne kadar seviliyorum, Gençliğinde arkadaşlarının yanında, işe girdiğinde patronun yanında, Patron ise ortağının yanında, Dede Anneanne olduğunda çocuklarının yanında değerim nedir? Sorusu sorulmuş ve daha da sorulacaktır.
Elbette her insan sevmek kadar sevilmek, değer verdiği kadar da değerli olduğunu hissetmek ister.
Kendi değerimizi ölçmek tartmak için çok güzel bir hikayeyi anlatmak istiyorum.
Genç çocuk babasına;
-Baba benim değerim nedir? diye sorar.
Baba, çekmeceden güzel, gösterişli bir taş çıkarır ve;
-Oğlum bu taşı al. Sonra markete git. Bu taşı satmak istediğini söyle, kaç para olduğunu soranlara sadece elin ile iki işareti yap. Sonra da taşı satmadan benim yanıma gel, der.
Çocuk, markete gider ve elindeki taşı satmak istediğini söyleyince bir kadın taşı almak ister. Ben bu taşı evimin balkonuna koyarım deyip kaç para olduğunu sorar. Çocuk, babasının söylediği gibi parmakları ile ikiyi gösterir.
Kadın da;
-Ha tamam 20 dolara alırım, der.
Çocuk, derhal babasının yanına döner, heyecanla;
-Baba, bir kadın 20 dolara satın almak istedi, der.
Baba;
-Şimdi de bu taşı müzeye gidip, müze müdürüne göster. Fiyatını sorunca yine elin ile iki yap ama satma der.
Çocuk şehirdeki müzeye gider. Müdüre elindeki taşı satmak istediğini söyler. Müdür taşı inceler ve;
-Bu çok değerli bir taş kaç para istiyorsun?
Çocuk yine parmakları ile iki işareti yapınca, müze müdürü;
-Tamam 2000 dolara ben alırım, der.
Çocuk koşarak babasına döner. Heyecanla, müze müdürün 2000 dolara almak istediğini söyler.
Baba bu sefer oğluna;
-Oğlum şimdi de şehirdeki kuyumcuya git. Kaç para diye sorarsa yine parmaklarını iki yap ama satma der.
Çocuk hemen kuyumcuya gider ve taşı satmak istediğini söyler.
Kuyumcu taşı inceler ve kaç para olduğunu sorar. Çocuk yine eliyle iki yapar. Kuyumcu;
-Evet, bu taş çok nadir bulunan ve çok kıymetli bir taş. Ben 20.000 dolara alırım, der.
Çocuk eve koşarak gelir, kuyumcunun 20.000 dolara almak istediğini söyler.
Baba, o zaman oğluna şöyle der;
-Oğlum bu taş nasıl doğru kişilere gösterince değeri artıyorsa, insanın değeri de ne kadar doğru yerde bulunursa o kadar artar. Senin değerin bulunduğun yere göre değişir.