Gençliğimizde lisede gördüğümüz coğrafya dersini almış olsa kavrayabileceği deprem meselesine şapşallık seviyesinde komplo teorileri üreten üniversite mezunlarını hayret ile i...
Gençliğimizde lisede gördüğümüz coğrafya dersini almış olsa kavrayabileceği deprem meselesine şapşallık seviyesinde komplo teorileri üreten üniversite mezunlarını hayret ile izliyorum. Öte yanda doğa olaylarını meleklerin yönettiğini sanan ya da tanrının bir şeylere kızdığı için deprem gönderip, çocuk-bebek-kadın-erkek-yaşlı-genç ayırmadan yani kurunun yanında milyonlarca yaşı da cezalandırdığına inanan zırcahiller sürüsü…
En azından halen bilmek ve anlamak isteyenler varsa, onlara hatırlatayım.
Yerkürenin kıtalar ve okyanusları taşıyan katı kabuğuna Litosfer deriz. Litosfer ise yekpare tek parça bir kabuk değildir. 12 levhaya bölünmüştür. Bu levhalar, basit bir benzetme ile suyun üzerinde yüzen sal gibi hareket ederler. Üzerinde yüzdükleri katmana Manto denir. Bu katmandaki Magma, iç ve dış çekirdekteki radyoaktif ve ısıl reaksiyonlardan dolayı hareket eder. Bu hareket; aşağı, yukarı ya da yanal olabilir. Volkanları oluşturan ve devasa levhaları hareket ettiren işte bu magma hareketleridir.
Ülkemizi etkileyen levhalara bakarsak; kuzeyimizde devasa bir Avrasya Levhası vardır. Güneybatımızda yine devasa bir Afrika levhası, güneydoğumuzda ise Arabistan levhası vardır. Afrika levhası, kabaca yılda 22mm hızla kuzeye doğru hareket halindedir. Bu hızla sıkıştırarak yaklaşık 65 milyon yıl sonra Akdeniz’i yok edecektir. Öte yanda Arabistan Levhası da yılda yaklaşık 18mm hızla Anadolu levhasını yukarı doğru itmektedir.
Yani bir benzetme ile açıklarsak; Kuzey Anadolu fay hattı ile Doğu Anadolu fay hattı arasında sıkışan Anadolu Levhası, elimizle sıkıştırmaya çalışırken elimizden kaçan ıslak sabun gibi batıya hareket etmektedir.
Bu hareketler milyonlarca yıldır sürdüğü gibi, yerküre yok oluncaya kadar sürecektir. Coğrafi konumumuzdan dolayı ilelebet güneyimizdeki iki levha bizi sıkıştırmaya devam edecek. Anlayacağınız, bu depremler daima hayatımızın bir parçası olacak.
Etrafta dolaşan saçmalıklardan da birkaçına değinelim:
- Birisi fay koptu yazmış bir yerlerde. Fay dediğiniz bir ip ya da boru değildir, kopsun. Fay, bir çatlaktır. İki levha arasındaki boşluk ya da sınırdır. Nasıl ki camınızı boydan boya kat eden bir çatlağa koptu diyemezseniz, fay’a da koptu diyemezsiniz.
- Amerika’nın bir gemisi bilmemde dalgası gönderip tetiklemişmiş… Şöyle söyleyeyim: bu depremde hareket eden kara parçasının kütlesini ‘Ton’ cinsinden ve onu hareket ettirmek için ihtiyaç duyacağın enerjiyi ‘Joule’ cinsinden ifade etmeye, matematik ve fizik bilgisi yetmez bu masalı yayan şapşalın.
- Bir levha hareketi çok uzun süredir engelleniyorsa orada çok ciddi bir gerilim birikir. Deprem riski gittikçe artar. Mesela bu yeni deprem 510 yıllık bir zorlamanın sonucu gerçekleşen bir hareketti. Olacağı kesin bir depremdi. Bölgeyi yakından inceleyen jeologlar riskin iyice arttığını raporladılar ama kimse dinlemedi alışık olduğumuz üzere. Ancak şu da kesin ki, şu anki bilgi ve teknolojimizle deprem saati ve gününü bilemeyiz.
Son olarak;
Doğa karşısında çok - çok - çok önemsiz ve çaresiziz. Doğanın işleyişi imkan verdiği sürece yaşamımız devam edebilir. Çok çok düşük bir ihtimal ama magmadaki devasa bir konveksiyon hareketi sonucu birkaç yüz volkan aynı anda patlasa, aylar hatta haftalar içinde taş devrine döneriz. Yine aylarla sayılacak sürede İnsan denen canlı yerküreden silinir gider.
Yani her şey biz İnsan soyunun etrafında dönmüyor. Kendinizi / kendimizi bu kadar önemsemeyin!..
Orhan Oscar Beye teşekkürler.
Alıntı
(24.02.2023)