Hafızalardan silinip giden silik çehreler, eski albümlerde kalmış siyah beyaz fotoğraflar gibi zamana yenik düşer. Bir müddet sonra ne o fotoğraftakileri tanıyan kalır ne de onlar kendilerini tanıtacak küçük bir not bırakırlar yarına... Muzdirip yaşayanlar, çoğu zaman tarihe kayıt düşmeyi bile unuturlar.
Oysa düne dair hatırlanacak iyilikler de vardır kötülükler de... Hayat bazen insanın gözüne güllük gülistanlık görünür; bazen karşısına bir hüzün yumağı olarak çıkar. Değişmez dedikleriniz değişmeye, olmaz denilenler olmaya başlayınca insanın payına bu hayattan kocaman bir şaşkınlık düşer. Takdir ettiklerinizin yanında hayret ettikleriniz de vardır. Alkışladıklarınız ve hicvettiklerinizle bir ömür aynı havayı solursunuz. Kimi zaman makam, mevki, mal, mülk düşkünleri sarar sarmalar çevrenizi; kimi zaman dünya malını, makam ve şöhreti elinin tersiyle itenler, muhabbetle kucaklar sizi. Zevk u sefa içinde dem sürenler de var bu hayatta, zorluklara sabredip ayakta kalmaya çalışanlar da var bu sokaklarda...
İsterseniz, hayatın bu değişik kesitlerini genç bir şairin gözünden seyredelim.
"Gün gelir
Hırsızlar zengin,
Metresler eş,
Serseriler adam olur!
Odundan kapı, taştan saray olur.
Gün gelir
Çivisi çıkar dünyanın
Konuşamayanlar hatip,
Şifa veremeyenler tabip,
Yazamayanlar kâtip olur!
Öyle bir gün gelir ki işler tersine döner
Aldatan, bir gün sadakat için,
Çalan, bir gün adalet için,
Döven, bir gün şefkat için yalvarır.
Gün gelir
Zenginlerde metelik,
Dilberlerde güzellik,
Güçlülerde kuvvet kalmaz.
Hayaller biter, ümitler yok olur."
Yaratıcısına nankör olan insan, hiç sana vefa gösterir mi? Boş ver, aldırma, oluruna bırak bazı şeyleri. Giden gitsin, dönen dönsün! Patlasa da, çatlasa da insan, her şey olacağı yere varır. Unutma, bu dünya ağaya kaval çaldırır, hanımağaya pamuk toplatır. Ömür dediğin nedir ki, gelir geçer bir gün.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun ifadesiyle söylersek; "Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir hayat için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yok!" Üç günlük dünya için nedir bu kavga, hırs, öfke? Değer mi bu dünyayı yangın yerine çevirmeye?!
Her fırıldağın arkasında onu çeviren bir rüzgar vardır. Bu saatten sonra kim, kimin fırıldağı olmak istiyorsa gitsin olsun! Bunun hiçbir değeri ve hükmü yok! Çünkü bit pazarı, rüzgarı kesilmiş fırıldaklarla doludur. Ehl-i irfan ne güzel söylemiş: Bu da geçer ya hu!
"Bu gelimli gidimli dünyada" yeter ki eviniz huzurlu, gönlünüz hoş, rızkınız helalinden ve bol olsun. Kalın sağlıcakla.