DENİZLİ ÜLKE, BÖLGE VE DÜNYA TURİZMİNDE BİR ÖRNEK MODELE DÖNÜŞEBİLİR Mİ? DENİZLİ BAŞARIR...

Ülkeler ve bölgesel/küresel ölçekte uluslararası kuruluşlar hemen her alanda stratejik kalkınma planlamaları yapar ve eylem planlarıyla da bu hedeflerine yönelik politikalar geliştirerek bunları gerçekleştirirler. Bu planlamalar zaman zaman ve belirli aralıklarla da gözden geçirilir, eksiklikler veya hedeflere ulaşımda (varsa) gecikmeler, başarısızlıklar kapsamlı şekilde değerlendirilerek üzerlerinde gerekli düzenleme, düzeltme  ve revizyonlar yapılır. Bu çalışmalar  sadece belirli bir bölge için   değil ülke ölçeğinde de önem taşıyan ve kalkınmanın motor güçlerinden biri olan turizm gibi alanlar bakımından daha da   geçerlidir. Zira turizm   ülke içinde önem taşıdığı gibi  dış dünyaya da  yönelik bir alandır ve dış   dünyadaki gelişmelerden, iniş çıkışlardan kolaylıkla etkilenebilir ve bunların  olumlu/olumsuz sonuçlarını daima  güçlü şekilde hisseder.    
Takvime bağlanmış, kısa, orta ve uzun vadeli kademelendirilmiş ve sektörlere göre sınıflandırılmış, ayrıca bütün turizm paydaşlarının da katkı ve sorumluluklarının açıkça kaydedildiği bu stratejik planlamaların en önemli ve öngörülen hedeflere ulaşılmasında en belirleyici unsurlarının  başında ise, birikim ve yetenekli insan gücü, kendini vakfetme, disiplin ve başarı için duyulan heyecan gibi sayısal olmayan ancak son derece kritik rol oynayan  kriterler gelmektedir. İşte Denizli’nin belki en önemli avantajları arasında bunların bilhassa dikkate alınması gerekir zira  şehrimizin turizmde önemli bir ülke/bölge hatta dünya markası olmasına emek ve katkı verebileceğine inandığımız ve bu yöndeki çalışmalarına şahit olduğumuz önemli bir insan gücü var. En başta bu insan gücü önemlidir ve Denizli turizmini canlandırıp geliştirecek planlamalarda motivasyon sağlayacak hareket noktalarından biri de bu birikim olmalıdır. Denizli insanının eşsiz girişimci ruhuyla ülke içinde ve dışında başarılara imza attığının her vesileyle hatırlanması gerekir. 
10 asırdır Türk yurdu olan Denizli’nin bölgesel/tarihi  konumu itibariyle çekiciliği ve zenginliği İbn Batuta’dan Evliya Çelebi’ye birçok Türk/ yabancı seyyahın eserlerine de konu olmuştur ve bugün  turizm potansiyeli dahil her alanda esasen malumdur. Bütün bu  alanlarda bugüne kadar çeşitli çalışmalar da muhakkak ki yapılmıştır  ancak bu potansiyelin daha geliştirilip neler yapılabileceği hususu üzerinde çok ciddi şekilde durulması gerekiyor. Şehrimizin bu güç ve potansiyelinin daha ileri düzeylere taşınabilmesi yönünde somut  işaret ve sürdürülen çalışmaları  gerek Denizli gerek ilçeleri bakımından görmek ise gerçekten büyük memnuniyet vericidir.  Çalıştaylar, konferanslar, toplantılar bu umut verici işaretler arasında yer alıyor. Bunlardan, örneğin Acıpayam Belediyesi öncülüğünde (muhtemelen başka Belediyelerimizin de çalışmaları vardır) geçtiğimizi günlerde yapılan “Geleceğin Planlanması” başlıklı çalıştayda turizm konusunun da ele alınıp masaya yatırılması turizmin artık sadece merkezden değil çevreden de bütün paydaşlarla ve eşgüdüm içinde kapsayıcılıkla sürdürülmesi anlayışının çok değerli  bir göstergesi  olmuştur. Denizli’nin turizm başarısının anahtarı sadece Pamukkale odaklı bir turizm anlayışından ayrılarak bütüncül yaklaşımlarla İlimizin  genelini kucaklayan, hatta daha da ileri giderek mücavir (Muğla, Aydın, Burdur vb. gibi)  İllerimizle eşgüdümlü çalışmalar, birbiriyle entegre olmuş programlar geliştirebilmektir.  İllerimiz arasında çizilmiş idari   sınırlar turizm işbirliği için engel teşkil etmemelidir. Başarı ancak bu çalışmaların üzerine bina edilebilir.   
Turizm kalkınmasının ve şehrimizin bir dünya markasına dönüşmesinin iç ve dış birçok yönü ve görevleri vardır. Garsonların eğitiminden, konukseverliğe, yol işaretlerinden, otopark sorunlarının çözümünü kadar birbiriyle ilişkili çok sayıda  başlık bulunur. Bütün bunlar ayrı ayrı çalışmaların konusu olmalıdır. Bu yazımızda ise daha çok dış dünya üzerinde durulacaktır. Denizli’nin turizm gücüne ve bu gücü harekete geçirebilecek insan gücünün önemini öncelikle vurguladık. Buradan hareketle  dünya turizmi üzerine bazı kısa değerlendirmelerde bulunmak da yararlı olacaktır. Diğer ülkeler neler yapıyorlar, turizm bu ülkeler için ne anlam taşıyor. Bölgesel/uluslararası turizm örgütleri neler yapıyorlar. Turizm vizyon ve hedefleri nasıl. Ve bütün bu görünüm  içinde Denizli’nin yeri ne olmalıdır vb. sorular ve cevapları önem taşıyacaktır.
Turizm ve dış dünya ilişkisi bu sektörün doğası itibariyle özel bir önem taşımaktadır. Kendine içine kapalı, dış dünya gelişmelerinden uzak veya tamamen bağımsız bir turizm sektörü herhalde düşünülemeyecektir. Bildiğimiz gibi, turizmin küresel ölçekte anlam ve değer kazanabilmesi için gözönüne alınması, faaliyetlerinin takip edilmesi ve faal olarak katılınması  gereken bölgesel/uluslararası kuruluşlar da bulunuyor ve bunlar alanlarında önemli çalışmalar yapıyorlar. 
Turizmin ülkelerin genel ekonomilerine katkıları malumdur. Bu katkılar bazı ülkeler için öylesine büyük ölçektedir ki ekonomilerinin genel gidişatı üzerinde de etkili olmaktadır.   Bu ülkeler arasında örneğin Yunanistan ilginç ve dikkat çekicidir. Yapılan araştırmalarda ülkenin GSMH’nın yaklaşık % 10’unun turizm kaynaklı olduğunu  gösteriliyor. Doğrudan ve ikincil katkıları ülkeye 75 milyar avroluk bir gelir getiriyor. Turizmin Yunanistan’daki işsizlik sorununun aşılmasında da çok büyük rol oynadığı keza biliniyor. Yunanistan ölçeğinde olmasa bile turizmin Türk ekonomisi, işçi istihdamı vb. için  önemi de keza malumdur. 
Küresel turizm hedef ve faaliyetlerine bakıldığında  ilk dikkate alınması gereken uluslararası örgüt şüphesiz Birleşmiş Milletler (BM) olmaktadır. BM’nin dünyanın geleceğine ilişkin vizyonunda ise  turizm özel bir önem taşımaktadır. Nitekim 2015 yılında 200’e yakın ülkenin imzasıyla kabul edilen “Dünya 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” 17 başlık ve çok sayıda alt başlık altında sistemleştirilmiştir ve bütün bu başlıkların  her birisinin de turizmle doğrudan/dolaylı  bağlantısı bulunmaktadır.  Sözkonusu  17 temel hedef fakirliğin sona erdirilmesi, sıfır açlık, iklim değişiklikleriyle mücadele, çinsiyet eşitliği, eşitsizliğin azaltılması ve  temiz suya erişim’den  barış,  adalet kaliteli eğitim ve sağlıklı  yaşama kadar çeşitli alanları içeriyor. Turizmin diğer bütün  farklı sektörleri kapsayan bir tabiatı ve ilişkisi  var. Bu bakımdan 17 hedefin her birine ulaşılmasında turizmin önemli katkıları olabileceği düşünülüyor ve buna göre stratejiler geliştiriliyor. Denizli turizmi bütün bu gelişmelerin içinde olmalıdır.  
Küresel ölçekte turizm  ilişkileri  BM Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından  izleniyor, faaliyetler gerçekleştiriliyor, ülkelere rehberlik yapılıyor. Örgüt düzenli bir şekilde turizm raporları hazırlıyor. Stratejiler geliştiriyor. Bu kuruluşların yakinen izlenmesi, faaliyetlerine katılınması da  Denizli turizmine yararlı katkılar  verebilecektir. Örneğin; mutfak kültürünün özel önem taşıdığı Denizli’nin  mesela UNWTO’nun kasım ayında Bahreyn’de yapılacak 9. Dünya Gastronomi Forumu’na katılması yararlı olmayacak mıdır. Bütün bunlar sistematik ve ısrarlı şekilde yapılamadığı takdirde mutfak kültürümüzün veya bir başka kültür unsurumuzun  kaderi küresel ölçekte yer bulmak yerine yerellikte kalmak olacaktır. Bu durumda ise küresel bir marka olma iddiasının çok gerisinde kalınılmış olunacaktır. 
UNESCO  (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) da keza turizm alanında ilişki ve işbirliği kurulması gereken uluslararası kuruluşların başında geliyor. Türkiye bu satırların yazarının da bulunduğu başarılı bir ekip çalışmasıyla UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine seçilebilmiştir. İlk önce 2017-21 dönemi için başarıyla gerçekleştirilen bu seçimler sonrası Türkiye 2021-25 dönemi için bir kez daha aynı Kurul’a girebilmiştir. Denizli UNESCO ile ilişkiler bağlamında da  tarihi, kültürel, sosyal, coğrafi potansiyeliyle küresel bir marka olma imkanlarını kullanabilir. Şüphesiz  Pamukkale/ Hieropolis ve Yaşayan İnsan Hazinesi olarak merhum Hayri Dev gibi   dünya listelerinde yeralan Denizli markalarımız halihazırda  vardır. Hedefimiz ise  bunların çoğaltılmasına bölgesel düzeyde destek vermektir. Öte yandan, şüphesiz, Pamukkale gibi bir dünya markası öncelikle Denizli ve ülkemiz turizmi içinde de büyük bir çekicilik merkezine dönüştürülmelidir. İlimizde veya civar bölgelerde  yaşamakta olan vatandaşlarımızın kaydadeğer bir bölümünün bugüne kadar yollarının halen Pamukkale’ye düşmemiş olmasının açıklanabilir bir tarafı olamaz. Bu oranın ülke geneli bakımından daha da düşük düzeylerde olması da  asla kabul edilemez.  Yine Denizli UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na girmeyi de hakkeden bir şehirdir. Gastronomi, müzik veya diğer alanlarda bu başarılabilir ve bunlar şehrimizin bir dünya markasına dönüştürülmesine ciddi katkı sağlayabilir. 
Bu hedeflere yönelik olarak bilhassa  UNESCO Milli Komitesi’yle yakın bir mesai içinde bulunulmalı, tecrübe ve tavsiyelerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır. Bilindiği üzere bir şehrin veya bölgenin turizm çekiciliği için UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde kaç eserinin bulunduğu gibi veriler  etkili olabilmektedir.  Bugün için dünya’da 1199 (933 kültürel, 227 doğal ve 39 karma eser) bulunuyor ve bunların ne yazık ki sadece 21 tanesi ülkemizde. Listenin başında büyük farkla İtalya var ve İran bile Türkiye’den daha fazla eserini listeye dahil ettirebilmiş. İlginçtir, bu listelerde önsıralarda  yeralan ülkelerin genelde turizmde de gelişmiş oldukları  görülüyor. Aralarında ciddi bir bağlantı var.    Türkiye’nin Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde ise  30 adet unsuru bulunuyor. Denizli’nin küresel ölçekteki  bir avantajı ise  sözkonusu 21 eserden birine (Pamukkale/Hieropolis) evsahipliği yapmanın yanısıra Efes, Afrodisiyas vb. gibi diğer İllerimizde bulunan eserlere de komşu olması. Dolayısıyla ortak bölgemizde bulunan   dünya çapındaki bu eserler arasında bağlantı kuran paket projelerle   bölgesel işbirliği hem komşu şehirlere hem de şehrimize de katkı sağlayacaktır.  Benzer şekilde, sözkonusu dünya mirası listelerine şehrimizden yeni eserler de eklenebilir, Laodikya gibi yeni yeni günyüzüne çıkmakta olan eserler  bulundukları geçici  listeden çıkarak  asıl listeye geçebilirler. Bütün bunların Denizli turizmine özel bir katkı sağlayacakları da muhakkaktır.  
Disiplinli, özverili, yoğun çalışmalar bu hedeflere erişilmesinin anahtarlarıdır. Denizli’ye gönül vermiş bütün insanlar, sanatçılar, siyasetçiler, bürokratlar, yerel yöneticiler, üniversiteler, turizmin bütün alanlarında çalışanlar özetle Denizli’ilik ruhunda birleşmiş herkes bu faaliyetlerde eşgüdüm içinde ve faal olmalıdırlar. Nitekim yukarıda bahsettiğimiz BM’nin 2030 için belirlediği dünyada 17 sürdürülebilir hedef içinde en sonuncusu (madde 17) başarı için paydaşlar arasında eşgüdüm, ortak katkı ve emeği bilhassa vurgulamaktadır. Bunlar olmadan hiçbir turizm (veya bir başka alan) strateji ve eylem planının başarılı olması mümkün de  olmayacaktır.                                             
BM ve çeşitli bölgesel kuruluşlar gibi Türkiye’nin ana kurucu ve ortaklarından olduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT/ECO) ve  Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)  da turizm alanına büyük önem veriyor ve Türkiye ile turizm ilişkilerini ve işbirliğini   geliştirmek ve derinleştirmek istiyorlar. Bu amaçla çeşitli faaliyetler, toplantılar, çalıştaylar gerçekleştiriyor, her yıl bir şehri Turizm başkenti de seçiyorlar. TDT’nin  2024 turizm başkenti ise  Kazakistan’ın Türkistan şehri. Niye Denizli önümüzdeki dönemde bir Turizm Başkenti olmasın. Rekabet yoğun ancak uğraşılabilir ve başarılabilir. Denizli tarihi birikimi ve Türk dünyası için taşıdığı özel konum itibariyle bilhassa diğer Türk cumhuriyetlerinden gelebilecek turizmin hedef şehirlerinden biri olabilir. Bunun için bilhassa Selçuklu mimari, kültürel vb. mirasının canlandırılması gerekir. Bölgemizde ahşap camiler dahil önemli eserler var ve bunlar Denizli için özel bir avantaj teşkil ediyor. Denizli’nin coğrafi konumu itibariyle Batı tarihi (Haçlı seferleri, Hristiyanlık vb) bakımından da önemli bir merkez olması ise   apayrı bir çekicilik kaynağıdır. 
EİT ülkelerinin   UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde ise 90 eseri var. Her yıl dünya turist girişlerinin % 8 kadarı bu bölgeye yönelik ve yaklaşık 90 milyon kadar turist her yıl bu bölgeyi ziyaret ediyor. Türkiye’ye yönelik ilgiden Denizli önemli bir pay alabilecek potansiyele sahiptir.  EİT/ECO 2025 Vizyon Belgesi’nde de turizme özel bir yer verilmiştir. 
Bütün bunların büyük emek ve enerji, eşgüdüm ve sabırla çalışmayı gerekli kıldığını söyledik.  Zira bu çapta hedefler için başka yol veya yöntem yok ve en başında vurguladığımız gibi Denizli’nin şehrimizde,  ülkemizde ve yurtdışında yerleşik  girişimci, birikimli ve  yetenekli insan dokusu bunu mümkün kılabilecektir. Bu konuda yapılacak işlerden biri de en başta turizm alanında çalışan kurum ve kuruluşlarımızın, en başta da İl/İlçe belediyelerimizin, zaman zaman turizmlerini küresel ölçeğe taşıyabilmiş ülkelere, yine bu meyanda turizmde gelişme yolundaki kardeş şehirlere  inceleme gezileri yapmalarıdır. Gözle görmek, ilgililerle temaslar ve  turizm yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirmek,  büyük turizm vizyonlarının geliştirilebilmesi için  büyük kazanımlar sağlar. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde turizm potansiyeli Denizli’nin  altında olan şehirlerin nasıl turizm mucizesi yaratabildiklerinin hikayesi bizim için de yararlı örnekler teşkil edebilir ve bu tecrübelerin ciddiyetle incelenmesi gerekir.  
Sonuç olarak; Denizli’nin turizmde ulusal/bölgesel ve uluslararası  başarıyı bugünkünden çok daha ileri düzeylere çıkartabilmesi  için büyük avantaj  ve imkanları esasen mevcuttur. Yapılacak iş bugüne kadar gerçekleştirilmiş çalışmalardan ve edinilen tecrübe birikiminden de yararlanarak yeni ve güçlü bir turizm vizyonunu büyük hedeflere yönelik kısa/orta/uzun vadeli stratejik planlamalar, eylemler ve  politikalarla kararlı şekilde gerçekleştirmektir. Olmazsa olmaz başlıkların bazıları bunlardır. İnancımız güçlü dinamizmiyle Denizli’nin  bunu başaracağı ve hedeflerine ulaşacağı yönündedir.  

Ümit YARDIM

Ankara Kent Konseyi Danışma Kurulu Üyesi