Son yıllarda Türkiye'de kadın cinayetleri artış gösteriyor. 2019 yılında en az 430 kadın öldürüldü, 2020 yılında ise bu rakam 300'ün üzerinde. Bu rakamların ardında yatan nede...
Son yıllarda Türkiye'de kadın cinayetleri artış gösteriyor. 2019 yılında en az 430 kadın öldürüldü, 2020 yılında ise bu rakam 300'ün üzerinde. Bu rakamların ardında yatan nedenler çok çeşitli olsa da, genellikle aile içi şiddet, taciz, zorla evlilik, ayrılma, bağımsızlık talebi gibi sebepler öne çıkıyor.
Bu durum Türkiye'de birçok aktivist, sivil toplum örgütleri ve kadın hakları savunucuları tarafından büyük bir endişe kaynağı olarak görülüyor. Kadınların hayatının değersizleştirildiği bir toplumda, binlerce kadın her gün hayatını kaybetmenin riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bunun yanında, erkek egemen toplumda kadınların yaşam koşulları ve hakları da bir hayli kısıtlanıyor.
Ancak sadece kadın cinayetlerinin artış göstermesi değil, bu cinayetlere karşı yeterli önlem ve cezaların uygulanmaması da büyük bir sorun teşkil ediyor. Türk yasalarına göre, kadına yönelik şiddet cinayetleri için suç süresi 25 yıla kadar çıkabiliyor. Ancak cinayetlerin büyük bir çoğunluğunda fail ya ceza almıyor ya da hafif cezalar ile serbest bırakılıyor. Bu da kadınların hayatının daha da değersizleştirilmesine ve erkeklerin kadınların hayatını yok sayabileceği bir ortamın oluşmasına neden oluyor.
Sonuç olarak Türkiye'de kadın cinayetleri bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Bu sorunun çözümü için ise kadınların hayatına saygı gösteren, cinsiyet ayrımcılığı yapmayan, eğitimli ve kültürlü bir toplum yapısına ihtiyaç vardır. Hükümet, yasalar ve cezaların da bu yapının oluşmasına katkı sağlaması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddet, toplumsal bir sorun olduğu için, tüm toplumun sorumluluğu altındadır. Bu sorunun çözümü için, herkesin birlikte çalışması gerekiyor. (31.03.2023)