Günden güne etkisini yitiren Türk müziği yozlaşmaya başladı. Son yıllarda Türk müziğinde şiddete özendiren şarkılarda artış yaşanıyor. Sosyal medya platformlarında yayınlanan klip ve şarkılarda gençlerin bilinç altında suç normalleştiriliyor. Türk müziğindeki şarkılarda meydana gelen yozlaşmanın sebebi olarak sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte suç olaylarında büyük artış gözlemleniyor. Şarkı sözlerinde şiddete, intihara, hırsızlığa, alkole, sigara kullanımına, uyuşturucu kullanımına atıfta bulunan şarkıcılar genç nesle kötü örnek olarak kültür yozlaşmasına sebep oluyor. Türkçe eskisi gibi düzgün kullanılmıyor. Yabancı dillerden Türkçenin güzelliğini bozan birçok kelime eklenerek tarihimiz ve kültürümüz unutturuluyor.
Denizlili Türk halk müziği sanatçısı Duygu Çivril’le yozlaşmaya başlayan Türk müziği üzerine yaptığımız röportajımız:
Sizi tanıyabilir miyiz?
“Denizli Çivril doğumluyum. Okul öncesi öğretmeniyim. Annem ve babam beni müziğin içerisinde yetiştirdi. Annemle babamdan ilk türkülerimi öğrendim. Eskiden radyoda türkü dinlerdik, dedem radyoyu yanı başından eksik etmezdi. Ailemin müzik sevgisi sayesinde bende Türk halk müziğiyle büyüdüm. İlk sahne deneyimim ilkokul 1 sınıfta oldu. Okulumuzun yılsonu gecesinde söylediğim şarkıyla çok beğeni aldım. Öğrencilik yıllarımda gençlik merkezinin düzenlemiş olduğu Türk halk müziği yarışmalarına katıldım. Yarışmaya ilk girdiğim yıl elendim. Elenmeme aldırış etmeden bir yıl sonraki yarışmaya çalıştım. Yarışmada ‘yeşil ördek gibi daldım göllere’ türküsü ile Denizli 2’incisi oldum. Yarışmalarda derece almaya başlayınca daha çok çalıştım. Yeni türküler öğrenmeye başladım. Denizli’nin tarihi türkülerini öğrenmeye başladım. Gençlik merkezlerinin düzenlediği 2007 yılı Türk halk müziği solist yarışmasında 18-24 yaş arası bayanlar kategorisinde söylemiş olduğum Özay Gönlüm’ün ‘elindedir bağlama’ isimli türkü ile Türkiye 1’incisi oldum. 12 yıl önce Denizli Belediyesi konservatuarına başladım. Enstrüman olarak bağlama çalıyorum. Benim sunuculuk deneyimim de var. Denizli Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği birçok halk konserinde korist, solist ve sunucu olarak görev aldım. Görev yaptığım okullarda yılsonu gecelerinde, milli bayramlarda sunucu olarak görev yapıyorum”
Müzikten maddi bir beklentiniz var mı?
“Müziği sevdiğim için ayrıcakültürümüzü yaşatmak için Türk halk müziği söylüyorum. Zamanımızda insanlar para biriktirip borsaya para yatırıyor, şans oyunları oynuyor. Ben tam aksine biriktirdiğim paraları müziğe yatırıyorum. Kendi maaşımdan arttırdığım bütçe ile klip çalışmalarımı yapıyorum. Şimdiye kadar 4 tane profesyonel anlamdaklip çalışmam oldu. Bu klip çalışmalarım dijital platformlarda yayınlandı. Çektiğimiz kliplerimi kendi sosyal medya hesaplarımdan da paylaşıyorum. Genel olarak Denizli’nin yerel türküleri, teke yöresi türküleri, burdur türküleri üzerine çalışmalar yapıyorum. Bir çok klip çalışmasının projesini yaptım. Kendi imkanlarımla yaptığım klip çalışmalarımın yetersiz olduğunu düşünmeye başladım. Nedeni, daha profesyonel çalışmalar yapabilmem için daha büyük bütçeler gerekiyor. Müzikal anlamda çalışmalar yapmama, kendimi daha fazla geliştirmeme imkan sağlanırsa, daha güzel işler yapabileceğime inanıyorum. Şimdiye kadar yaptığım çalışmalar için bir kaç küçük işletme sahibi ile sponsorluk görüşmesinde bulundum. Kliplerimi kendi alın terimle kazandığım maaşımdan artırabildiğim parayla yaparım, kimseye de laf ettirmem dedim. İnsan emek verdiğinde emeğinin karşılığını almak istiyor. Birileri çıkar da “Duygu hanım, kültürümüz için harcadığınız çabanın farkındayım, çorbada bizim de tuzumuz olsun” derse, sponsor desteğiyle daha kaliteli işler yapabilmeyi çok isterim”
Belediye konservatuarında görev yapıyorum dediniz, anlatır mısınız?
“Konservatuarda Türk halk müziği ve Türk sanat müziği korolarına katılıyordum. Belediye konservatuarına gelen Denizli’de Türk halk müziği ve Türk sanat müziğine gönül vermiş her kesimden insan var. Türk halk müziği ve Türk sanat müziği korosunda ses yeteneği olan arkadaşlarla güzel çalışmalar yapardık. Çok değerli selim öztaş hocam, ahmetnuri çağdaş hocam, ismail barkan hocalarımın koro şefi olarak görev aldığı konserlerde ve provalarda bilgime bilgi katarak, müziği yaşayarak icra ederdim. Son zamanlarda, günlük rutinler sebebiyle korolara ara vermek durumunda kaldım. Koro çalışmalarına bu aralar katılamıyorum, kaliteli koro çalışmalarını inanın çok özlüyorum.En kısa zamanda tekrar kaliteli korolarda yer almayı planlıyorum”
Kaliteli koro olarak adlandırdığınız koro nedir, biraz açıklar mısınız?
“Her müziği seven, müzikseverlerle bir araya gelince koro olmuyor. Her şarkı söylemeyi seven koroya girince de olmuyor. Koroda görev almak isteyenlerin önce kendilerinin bu işe hazırlamak için çalışması lazım. Korolarda görev almak isteyenlerin, yeterince müzik bilgisi ve tecrübesinin olması gerek. Müziği anlamak, araştırmak önemlidir. Benim resmî bir müzik eğitimim yok. Bu konuda eğitim almadan ahkam kesmek istemiyorum. Ancak son zamanlarda koro adı altında topluluklar görmek beni üzüyor. Şarkıya tondan giremeyen, müzikten anlamayan, nota bilmeyen kişilerin koro şefi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Müzik dinlemek güzel, şarkı söylemek güzel ama, herşeyin olduğu gibi bu işin de bir mutfağı var. Herkes koro şefi olamaz, olmamalı. Söylediklerimin doğru anlaşılacağını umut ediyorum. Ben sadece müziğin bu kadar basite alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda sürçü lisan ettiysem affola”
Kültür Bakanlığından yerel mahalli sanatçı unvanı aldınız süreci anlatır mısınız?
“Geçtiğimiz yıl, kültür ve turizm bakanlığının kültürümüzü nesilden nesle aktarmak amacıyla yapmış olduğu mülakata katıldım. Mülakatı geçerek kültür ve turizm bakanlığı ses icrası alanında somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı unvanını aldım. Mahalli sanatçı diyebiliriz adına. Türk halk müziği alanında ses icrası dalında sanatçı tanıtım kartı aldım. Bu sanatçı tanıtma kartının, gençlere kültürümüzü aktarabilmeyi özendiren, kültürümüzü daha çok tanıtmaya, nesilden nesle kültürümüzü aktarmaya katkı sağlayan bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı olarak geçiyor. Eski kültürümüzü, yeni kuşaklara aktarıyoruz. Asıl amaç Türk kültürünü unutturmamak ve canlı tutmak. Kültürümüzde, unutulmaya yüz tutmuş halk müziklerini canlı tutmayı amaçlıyoruz. Denizli kültürünü, yöresel türkülerimizi unutturmamak, genç nesle aktarabilmede bir katkı sağlamak istiyorum. Denizli’de çok tanınamadığımı düşünüyorum. Özellikle belediyelerden beklediğim desteği bulmayı umuyorum”
Memleketiniz Çivril’e özgü bir türkü üzerine çalışmanız oldu mu?
“Ben Çivril Çıtaklıyım. Çivril’de çok fazla festival yapılıyor, Çivril’de yapılan Yörük festivallerine katıldım. Ben Çivril’in unutulmaya yüz tutmuş türkülerini de seslendirmek istiyorum. Çivril’in artık hatırlanmayan türkülerini tekrar yorumlayarak hatırlanmasını istiyorum. Çivril’de klip çekerek, çektiğim klipler aracılığıyla memleketimin tanıtılmasına katkı sağlamakistiyorum. Güzel Çivril’imizin tanıtılmasıyla ilgili girişimlerim oldu. Çivril’de Bir kaç belediye başkanımızla bizzat gidip tanıştım, yaptığım çalışmalarımı anlattım. Bir yere ulaşamadım. Çok çaba sarf ederek Çivril’in tanıtılmasına katkı sağlamak istedim ama bir yere ulaşamadım. Artık Çivril’in kültürel anlamda tanıtma çabalarını bıraktım. Çivril’de düzenlenen Yörük festivalinde sahne almıştım, o festivale bile bizzat çağırılmadım. Müziğe gönül vermiş bir hocamın vesilesi ile sahne aldım. Çivril’in öz kızı olarak bu duruma çok üzüldüm”
Çivrilli olarak kendi memleketinizde gereken ilgiyi bulamadınız mı?
“Çivril’deki kurum kuruluşlar benim kendi imkanlarımla emek vererek çektiğim kliplerimi sosyal medya hesaplarından paylaşmadılar bile. Ben Çivril’i tanıtmaya çalışıyorum. Hiç maddi beklentim olmadı. Bu çok üzücü bir durum. Çivril’in çapak köyünde bir türkü vardı, ben o türküyü söylemek istiyorum maddi menfaat gözetmiyorum diye belediye başkanıyla görüşmüştüm. Çivrilimizin çok gün yüzüne çıkmamış türküsüne klip çekmek istediğimi söyledim. Çivril belediyesi bana Büyükşehir’in stüdyosuna gidelim sen orada söyle hocalar çalsınlar, bizde belediye olarak kendi ekipmanımızla burada sana klip çekelim dediler. O da nasip olmadı, fırsat olmadı belki de. Kimseyi suçlamıyorum, sadece üzülüyorum. Ben çalışmalarımdan ve Çivril’li olduğumu dile getirmekten asla vazgeçmiyorum”
Kaç tane klip çalışmanız oldu?
“Ben 4 tane klip çektim. İlk klipimipandemide çektim ‘Akçeşmem akıp durur’ bir Güney türküsüydü. İkinci klibim ‘Bahçede erik dalı’ çamlık, seyir tepesinde ve Bağbaşı mahallesi parkında çektik. Üçüncü klipim ‘Dirmil dağı meşeli’ bir Burdur türküsüydü, Pamukkale travertenlerde çektik. Dördüncü klipim ‘akşamdan uyumadım’ Hayri Dev’in Çameli türküsüdür. Bu türkü klip çekimi için Çameli Belediyesiyle görüşmüştüm, oradan da beklenen desteği bulamadım. Bu Türkünün klipini’de Burdur’da çektik. Ben Denizli’nin tanıtılmasını istemiştim. Denizli’mizi her alanda tanıtmak için çok emek verdim. Denizli’den gereken desteği göremediğim için Burdur’a gidiyorum. Burdur’da televizyon programlarına katılıyorum. Kliplerim ve türkülerim Burdur halkı tarafından seviliyor, değer görüyor. Burdur’a ait sosyal medya hesaplarından kliplerim çokça paylaşılıyor”
Denizli’deki mahalli ses sanatçıları gereken desteği görüyor mu? Sponsor bulabiliyor musunuz?
“İnsanlar kültüründen uzaklaşıyor. Denizli’de eski kültürden uzaklaşma başladı. Denizli’deki toplumun ileri gelenleri, idareciler kültürümüze sahip çıkmalılar. Yerel türkülerimiz unutuluyor. 29 Ekim oluyor, 30 Ağustos oluyor ünlü sanatçı getiriyorlar. Ünlü sanatçılara inanılmaz rakamlarda paralar ödeniyor. Ünlü sanatçılarda gelmeli ama yerel sanatçılara da hak ettikleri değer verilmeli. Denizli’deki sanatçılarımıza da sahip çıkılmalıdır. Denizli’deki yerel sanatçılar olarak bizde varız. Etkinlik düzenleyen herkese sesleniyorum; lütfen bizleri de görün. Elimizden tutup destek olun. Maddi destek beklemiyoruz, çalışmalarımızı sosyal medya hesaplarından paylaşın”
Gençlerimize son olarak ne söylemek istersiniz?
“Denizli’de müzikle uğraşan gençler kendilerini geliştirmenin bir yolunu bulsunlar. Müziğe yeteneği olan gençler, çalışmayla kendilerini geliştirmelidir. Aileleri ve yakınları ellerinden tutup destek olmalıdır. Ben küçükken kendi ailemden bu desteği bulamadım. Ailelere sesleniyorum. Çocuklarımıza Sadece şarkı-türkü dinletmekle olmuyor. Çocuklarımızın yetenekleri doğrultusunda Eğitimi ile de ilgilenmek lazım. Günümüzde kültür yozlaşması var. Bazı şarkılar kültürel yozlaşmaya itiyor dinleyen gençlerimizi. Çok sayıda argo sözler içeren şarkılar çıktı. Bu yozlaşma içeren şarkılarda müziğin ritmi kulağa güzel geliyor ama, içerisinde çok sayıda argo şarkı sözü var. Kültürümüz böyle böyle bozulmaya başlıyor. Müzik severler ne dinlediğini bilsin. Küfür içermeyen, hakaret içermeyen şarkılar dinlensin. Sadece şarkılar değil, sinema filmleri, stand-up gösterileri de değişik bir hal almaya başladı. Komik olmayan şeylere güler olduk. Küfüre gülüyoruz ya, böyle bir şey nasıl olabilir? Kültürümüze de, Türkçemize de sahip çıkamıyoruz”