Yeni nesillerimiz bit ve pire görmeden büyüyor, sevinilecek bir durum. Eskiden insanlar evcil hayvanlar ile iç içe yaşadığı için pire ve bit günlük hayatın bir parçası olmuştu, bu nedenle de her iki haşerat üzerinden üretilen deyimler dilimize yerleşmiştir. Bu günlerde sık kullanılmasa da “Pire itte bit yiğitte bulunur”, “Biti canlandı”, “Pireye kızıp yorgan yakmak” gibi deyimler hala güncelliğini korumaktadır.
İdlip’te 33 şehit verdikten sonra iktidarımızın sınırları açarak göçmenlere yol vermek istemesi “Pireye kızıp yorgan yakmak” deyimi ile tam uyuşuyor. Bu deyimin anlamı; daha az önemdeki bir olaya sinirlenip kendisine daha büyük zarar verecek bir davranışta bulunmaktır.
Türkiye’nin sınırları açması, Avrupa ülkelerine karşı bir tehdit olarak algılanıyor. Unutulan ise bunun geri tepmesinin sonuçlarının ne olacağıdır. Dışişleri Bakanlığının bu konu da yaptığı açıklama şöyle; “İdlip’te yaşanan ve yüzbinlerce insanın yerlerinden edilmesine neden olan son gelişmeler, ülkemiz üzerindeki mevcut göç baskısını daha da artırmıştır. Bu gelişmeler halkımız ve dünya kamuoyu tarafından takip edilmektedir. Nitekim gelişmelerden endişeye kapılan ülkemizdeki bazı sığınmacılar ve göçmenler batı sınırlarına doğru hareketlenmeye başlamışlardır. Durumun kötüleşmesi halinde bu risk devam edecektir.”
Bu metinden anlaşılan şu; sığınmacı ve göçmenler ülkemizi Avrupa’ya geçiş için bir konaklama yeri olarak görüyorlar, biz de kalışları mecburiyetten, eğer ülkemizde durum kötüleşirse (yani Suriye’de işler ters giderse) bunlar Avrupa’ya gitmek için harekete geçecekler zaten bir kısmı yollara düşmüş.
Geneli Müslüman olan bu mültecilerin Hristiyan ülkelere girmek için fırsat kollamaları İslam âleminin içine düştüğü vahim durumun işaretidir. Bu göç Avrupa’nın Müslümanlara bakış açısına da olumsuz etkileyecektir, Avrupa da zaten var olan İslam karşıtlığı giderek daha da artacaktır. En büyük zarar da buradadır.
Bizim açımızdan üzücü olan ise kendi sorunlarımızı Avrupa’yı tehdit ederek çözmeye kalkmamızdır. Suriye meselesini kendi aklımızla çözebilseydik bu sorunları yaşamazdık. Sınırları açmakla Avrupa’ya verdiğimiz sözleri de tutmamış oluyoruz. Çünkü onlar “Biz size para verdik, göçmenleri tutacaktınız” diye hamle yapacaklar. Türkiye’ye komşu ülkeler göçmen akınına karşı her türlü tedbiri alıyorlar. Yunanistan sınıra asker yığmaya başlamış, Bulgarlar tel örgü çekiyor. Bütün bu engelleri aşıp oralara gidenleri ise ya geri gönderiyor ya da kamplarda tutuyorlar.
Avrupa’ya gitmek isteyen sadece Suriyeliler de değil, İran, Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkelerden gelen binlerce göçmen var. Bu bir insanlık dramı. Birleşmiş Milletlerin çözüm üretmesi gerekir, ama orada sadece 5 büyüklerin sözü geçiyor.
(02.03.2020)