Kanda yağ oranının yükselmesi durumunda yaşanabilecek sağlık sorunları hakkında bilgiler veren Op. Dr. İhsan Alur, “Ateroskleroz ya da damar yağlanması veya kireçlenmesi, vücudumuzdaki bağışıklık hücrelerinden salgılanan iltihaplanmayı tetikleyen maddeler ve bu bağışıklık hücreleri ile damar iç yüzeyini oluşturan endotel hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimleri içeren kronik inflamatuar bir hastalıktır. Kanda yağ oranı yüksekliğinin (hiperlipidemi) bu kronik iltihaplanmayı alevlendiren, artıran bir etkisi vardır. Nedeni ne olursa olsun kanda yağ fazlalığı olduğunda karaciğer bu fazla yağları azaltmaya ve zararsız hale getirmeye çalışır. Ancak karaciğerin kapasitesini aşan oranda kanda fazla miktarda yağ bulunuyorsa bu yağlar oksitlenmeye ve zararlı maddelere dönüşmeye başlar” dedi.
Hiperlipidemiye yol açan faktörlerden bahseden Dr. İhsan Alur “Hiperlipidemiye yol açan faktörler; Diyabet hastalığı, metabolik sendrom, ailevi kolesterol yüksekliği, sigara ve alkol tüketimi, kronik böbrek hastalığı, karaciğer yetmezliği, tiroid hastalığı, sağlıksız beslenme, obezite, hareketsiz yaşamdır” şeklinde konuştu.
Lipid bozukluğu olan hastalarda erken aterosklerotik kalp ve damar hastalığı riski dramatik bir şekilde arttığına işaret eden Dr. İhsan Alur, şu uyarılarda bulundu:
“Son çalışmalar, hiperkolesterolemi, obezite, metabolik sendrom, diyabet ile damar iltihaplanması arasında kesin bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Bu hastalıklar aynı zamanda aterogenezin (damar yağlanması) en erken aşamalarından biri olan arter duvarına lökosit infiltrasyonunu (bağışıklık hücre toplanması) içeren, endotelin proinflamatuar (iltihaplandırıcı) ve protrombotik (pıhtılaştırıcı) bir durum olan endotel disfonksiyonu/inflamasyonu ile de ilişkilidir. Yine kanda yağ oranı yüksekliğinin (hiperlipidemi) endotel fonksiyon bozukluğu ve iltihaplanmaya sebep olduğu, lipit düşürücü tedavi ile bu durumun tersine döndüğü gösterilmiştir. Kanda yağ oranı yüksekliği ile ilgili araştırmalarda çocukluk ve ergenlik döneminde lipit yüksekliğinin erken ve orta yetişkinlikte daha yüksek kardiyovasküler riskle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Karotis arter (şah damarı) hastalığında hiperlipdemi en önemli risk faktörlerinden biri olup kolesterol düşürücü tedavinin karotis damarı içerisindeki yağ birikimlerini azalttığı ve damar kireçlenmesini/yağlanmasını ve dolaysı ile damar daralmasını durdurduğu gösterilmiştir. Yine kalbi besleyen koroner damarlarda da hiperlipidemi ile bağlantılı olarak yağlanmanın ve damar daralmasının hızlandığı, kolesterol düşürücü tedavinin koroner damarlardaki yağlanmayı yavaşlattığı azalttığı çalışmalarda gösterilmiştir”
“Bilgi kirliliği nedeniyle tedavi olmayı reddeden hastalar var”
Günümüzde bilgi kirliliğinin fazlalığına değinen Dr. İhsan Alur, “Son zamanlarda bu kolesterol düşürücü tedavi ile ilgili yanlış bilgiler, önyargılı açıklamalar insanların kafasını karıştırmış ve hatta bazı hastaların yüksek kan yağı oranlarına rağmen tedavi olmayı reddettiklerini ve dolayısıyla kafa karışıklığı yaşadıklarını görmekteyiz. Günümüzde birçok konuda olduğu gibi bu kolesterol düşürücü tedavi ile ilgili de bilgi kirliliği devam etmektedir. Bunu maalesef üzülerek görüyoruz. Hastaların kolesterol düşürücü tedavilerine devam etmeleri gerektiğini, bilimin yolundan gitmelerini, bilimsel gelişmeleri takip etmelerini kuvvetle önermekteyiz. Hastalarımızın gerçek dışı yanlış eksik bilgilere itibar etmemesini, hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmayan yanlış ve eksik bilgileri ileri süren kişi veya grupları dikkate almamalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.