ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİSİ VE PSİKOLOJİSİ YAZI DİZİSİ 3

Bir de zekâ gerilikleri var.

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde ikisinde mental retardasyon da denilen zekâ geriliği vardır. Dünya Sağlık örgütü mental retardasyonu “ Bir kişinin entelektüel seviyesinin normal seviyenin önemli ölçüde altında olması şeklinde tanımlıyor. Zekâ IQ yu belirleyen testlerle ölçülür ve IQ’nun 70 in altında olması zekâ geriliği olarak kabul edilir. IQ: kısaltması “Zekâ Bölümü “ anlamına gelen İngilizce “İntellicence Quentient” sözcüklerinin baş harflerinden oluşur.  IQ’nun 130 un üstünde olması parlak, üstün ve dahi zekâ demektir. 90’ın üstü normal zekâdır. 80-89 arası donuk zekâdır. 70-79 arası Sınır zekâdır.

Zekâ Geriliğinin 4 şiddeti vardır: 1.Hafif Z.G. IQ 50 ile 70 arasındadır.

2.Orta Düzeyde Z.G. 35 ile 55 arasındadır.   

3.Ağır Z.G. 20 ile 35 arası

4.Çok Ağır Z.G: 20 nin altı.

Özür oranlarına bakarsak.  Sınır zekâ: yüzde25… Hafif: yüzde 50… Orta yüzde 70… Ağır yüzde doksan… Çok ağır zekâ geriliği ise yüzde yüz özürlüdür. Otizm yüzde seksen, Atipik otizm ise yani otizm 3 yaşından sonra başlarsa yüzde kırk özür oranı alır…

Zekâ geriliği olan bireylerde iletişim, öz bakım, ev yaşamı, kişilerarası ilişkiler, toplumsal olanakları kullanma, kendi kendini yönetme, okul hayatı, çalışma, boş zamanlarını doldurma, sağlık ve güvenlik alanında yetersizlikler vardır. Erken tanının tedavi ve iyileşmede önemli rolü vardır. Bu nedenle gelişim geriliği gösteren çocukların aileleri 2 yaşından itibaren zekâ testi yaptırmaktan ve eğer IQ 70 in altında çıkarsa bir psikiyatriste başvurmaktan çekinmemelidirler. Zeka geriliğine uluslararası terminolojide Mental Retardasyon denir ve mental retarde çocukların yüzde seksen beşi hafif, yüzde 10 u orta, yüzde 4ü ağır, yüzde ikisi ise çok ağır zeka geriliği gösterirler. Hafif Derecede mental retarde olan çocukların yüzde 71 i kendi kendine yeterlidir. Zekâ geriliğinin nedenleri de multifaktöriyeldir. Yapısal, genetik ve sosyo kültürel faktörler mental geriliğe neden olurlar. Gebelikte annenin alkol alması en önemli nedenlerden birisidir. Genetik olarak ise Down Sendromu, kedi miyavlaması hastalığı zekâ geriliğine neden olur. Annenin yaşının ileri olması, travmaya maruz kalması, kronik hastalıkları ve radyasyona maruz kalması çevresel etkenler olarak rol oynar. Asfiksi denilen doğumda bebeğin oksijensiz kalması, doğum ağırlığının 1500 gramdan az olması, Serebral Palsi denen beynin doğum öncesi ve doğum esnasıyla doğum sonrasında hasar görmesi durumu ve Kern İkterus denen doğum sonrası sarılığı zekâ geriliğinin diğer başta gelen nedenleri arasındadır.

Zekâ geriliğinin tedavisi özel eğitim, psikolojik tedavi ve semptomatik ilaç tedavisiyle yapılır. İlaç tedavisinde Metilfenidat, Risperidon ve Haloperidol etken maddeli ilaçlar kullanılabilir…Ayrıca yeni çıkan etkili ilaçlar da vardır.

Çok sık duyduğumuz bir hastalık ta Down Sendromu veya diğer adıyla Mongolizm.

Normal bir insanın kromozom sayın 46 dır. Down Sendromunda ise 21. Kromozom 3 tane olduğu için hastada 47 kromozom vardır. Hastalığın sebebi budur. Bu sendroma Mongolizm ya da uluslararası adıyla Trizomi 21 denir. Toplumda 800 de 1 görülür. Türkiye’de yaklaşık seksen beş bin Down Sendromlu hasta olduğu tahmin ediliyor. Down Sendromu hafif veya orta seviyede zekâ geriliğine ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur. Bu hastaların gözleri çekik ve küçüktür. Burunları basıktır. Enseleri oldukça kalındır.  Genellikle kısa boylu ve kiloludurlar.

         Bu çocukların klinik belirtileri şunlardır: Konuşmada gecikme. Emekleme ve yürümenin gecikmesi. Dikkat eksikliği. Uyku bozuklukları. İnatçılık ve öfke nöbetleri. Tuvalet eğitiminin gecikmesi. Hamileliğin 11.-14. Haftalarında yapılacak kan testleri ve ultrasonografi ile tanı konur.

Down Sendromunun tedavisinde destekleyici olarak erken eğitim, kas gevşekliği yani hipotoni için fizyoterapi, dil terapisi ve oyun terapisi yapılabilir… Çocuğun eğitim hayatına ve sosyal hayata aktif katılımı sağlanmalı ve bu çabaları desteklenmelidir. Davranışsal terapiyle duygusal sorunları giderilebilir. Semptomatik yani belirtilere yönelik ilaç tedavisi uygulanabilir… Bu hastalarda kalp hastalıkları, Tiroit bezi sorunları ve uyku apnesi görülebilir…

Çocukluk ve hatta yetişkinlik döneminde görülen önemli sorunlardan birisi de kekemelik.

Kekemeliklerin yüzde 98i 10 yaşından önce başlar. Nüfusun yüzde biri kekemedir.  Psikolojik, organik, genetik ya da çevresel birçok etkenin rol oynadığı multifaktöriyel etyolojili bir konuşma bozukluğudur. Ani korku ya da korkutmalar da rol oynar.

Aileler düzgün konuşması için çocuğa baskı yapmamalıdır. Bunu yaparlarsa kekemelik daha da artar ve kalıcı bir hale gelebilir. Çünkü çocuğun kaygısı artar. Tedavide psikiyatrik olarak ilaç tedavisi ve hipnoz seansları yapılır. Psikolojik tedavide ise bireysel ve grup terapilerinden yararlanılır. Ek yani Komor bit psikiyatrik sorunlar varsa psikiyatrist tarafından tedavi edilmelidir. Bu anlamda en sık kaygı bozukluğu görülür ve kaygı kekemeliği oldukça şiddetlendirir… Yapılandırılmış oyun terapilerinden yararlanılabilir. Okul öncesinde başlayan kekemelikte çocuğun kreşe ya da anaokuluna gönderilmesi faydalıdır… Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve konuşma tedavisinden yararlanılır. Birey ayna önünde, ellerini kollarını da hareket ettirerek her gün kendi kendine konuşmalıdır ve yine her gün yüksek sesle ve noktasına, virgülüne dikkat ederek kitap okumalıdır. Çocuklarda görülen kekemeliklerin yüzde yirmisi kronikleşir.

Çocuk ve ergen psikiyatrisinde ki acil durumlar nelerdir?

Ergenlerde en sık intihar girişimi görülür. Anne ya da babanın kaybı, ihmal veya istismar, parçalanmış aile, madde kullanımı diğer nedenler arasındadır. Çocuk ve ergende acil psikiyatrik yaklaşımın amacı, hastayı ve ailesini duygusal kriz döneminden kriz öncesi sağlıklı ve sakin hale döndürmek… Acil psikiyatrik başvuruların yüzde sekseni 13 yaşın üzerinde… İntihar girişiminin yanı sıra psikotik ataklar, saldırgan ve yıkıcı davranışlar, alkol-madde kullanımı, evden kaçma, kon füzyon yani bilincin bulanıklaşması ve Konversiyon yani psikolojik kökenli bayılma vb. durumlar da acile başvuru nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor… Bazen çocuklarda depresyon erişkinlerden farklı olarak kronik baş ve karın ağrılarıyla kendisini gösterir.

         Okul fobisinde ise, özellikle annesine çok bağımlı olan çocuklarda karın ağrısı, baş ağrısı, bulantı gibi fiziksel yakınmalarla okula gitmek istemez çocuk. Okula gönderilmek istendiğinde paniğe kapılır… Evde kalmasına izin verildiğinde ise tüm yakınmaları hemen geçer. Bu çocukların panik ve korkusunu yatıştırmak için düşük dozda ilaç tedavisine gereksinim vardır. Ayrıca psikoterapi de yararlı olur…

Biraz da ergenlik çağından söz edelim. Ergenlik çağı hangi yaşları kapsar ve özellikleri nelerdir?

Ergenlik 13- 18 yaşları arasını kapsar. Çocukluk çağından gençlik çağına, yani yetişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemde ergenler yoğun git- geller yaşarlar. Genelde her zamandakinden daha sinirlidirler. Kendilerine güvenleri yüksek bir özgüvenle derin bir güvensizlik arasında gidip gelir.

         Bu dönemde kendisine uygun bir meslek seçmek, hatta geleceğinin ana hatlarını çizmek zorunda hisseder kendisini. Gelecek kaygısı yoğundur. Bu nedenle yoğun bir stres altındadır. Bu sinirlilik ve ani öfke patlamaları şeklinde kendisini dışa vurur… Bu dönemde kararsızlık, tutarsızlık ve bocalamaların görülmesi doğaldır. Ergen kimlik krizi yaşayabilir… Kendini boşlukta hissetme ve hayatı, özellikle kendi varlığını anlamsız görme ve hissetme sıktır… Bu duygu da depresyona ve intihar girişimlerine neden olabilir… İntiharın en sık ve en ani görüldüğü hayat dönemi ergenlik çağıdır…

         Ergenlik döneminde şiddetli bir kuşak çatışmasının yaşanması, ebeveynleri eleştirme ve asi davranışların görülmesi de doğaldır… Ergen bu dönemde, çocukluğun o tatlı çocukça iyimserliği ile tatlı bir şey olarak algılanan hayatın aslında acı yönleri ve acı gerçekleri olan, sürekli ve tek başına mücadele etmeyi, zor seçimler yapmayı gerektiren zorlu bir süreç olduğunun derinden farkına varır. Ölümlülük gerçeğini daha derinden yaşar… Sinirli olmasının nedeni nöroendokrin sisteminin yeniden düzenlenmesidir. Hormonları patlama yapar… Şiddetli aşklar yaşayabilir. Bu nedenle bu döneme sıklıkla “Delikanlılık” dönemi de denir.

         Ergenlik çağında depresyona girme riskinin en yüksek olduğu yaş lise 2. Sınıf, yani 16-17 yaşlarıdır. Karamsarlık, ani öfke patlamaları, ağlamalar, okul başarısının düşmesi, intihardan söz etme ve uyku düzensizlikleri gibi depresyon belirtileri varsa aile bir psikiyatristten yardım almalıdır. Ergenlik çağı depresyonu tedaviye çok iyi yanıt verir… Ama tedavi edilmeyip kendi haline bırakılırsa ciddi intihar riski olabilir…

         Eğer ergenlik dönemini simgeleyen bir heykel yapılsaydı, ergen bir eliyle iten ve reddeden, diğer eliyle ise isteyen ve bekleyen bir insan olarak gösterilirdi… Ergenlik çağının nevroz yaratan temel çatışması: Bir yandan kuvvetli bir şekilde bağımsız olma ve otonomi kazanma isteği, diğer yandan ise güçlü bir şekilde sahip çıkılma ve ait olma beklentisidir. Ergenlik döneminde aynı zamanda sigara, alkol ve uyuşturucu- uyarıcı madde bağımlılığı geliştirmeye bir yatkınlık vardır. Ergenler sonucunu pek düşünmeden kolayca risk alırlar ve davranışlarının olası sonuçlarını önceden kestiremeyebilirler. Hızlı ve tehlikeli araba kullanma, rastgele cinsel ilişki kurma gibi…

Bu konuyu meşhur bir fıkra ile kapatayım. Bir genç ergen bir mağazaya gitmiş. Kendisine çok güzel bir tişört beğenmiş ve parasını verip satın almış. Ama neden sonra tezgahtara”Bu tişörtü geri getirsem paramı iade eder misiniz?” diye sormuş. Tezgâhtar buna şaşırmış ve “ Ama neden geri getiresiniz ki. Bu tişört size çok yakıştı ve çok da beğendiniz.” Demiş. Ergenin yanıtı şu olmuş:” Önemli olan benim değil ailemin beğenmesi. Eğer anne- babam beğenmezse iade etmeyeceğim. Ama eğer beğenirlerse iade etmek zorundayım.” İşte böyle…

Gelecek Salı bu yazı dizisinin 4. Bölümünde görüşmek üzere…

DUYURU:  22.ARALIK 2024 PAZAR Günü Saat 09.00. ile 22.30 arasında Nihat Zeybekçi Kongre ve Kültür Merkezi 5 Numaralı Seminer Salonunda A’dan Z’ye Psikiyatri Maraton eğitimi vereceğim. Ayrıntılı bilgi toplantı sekreteri Berke M. Özker’in 0.534. 660 10 04 nolu telefonundan alınabilir.