GÜNCEL

Beyaz Öğretmenler Günü

Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Denizli İl Başkanı Osman Dağlı “Öğretmenler Günü” dolayısıyla basın açıklaması yaptı.

Dağlı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Öncelikle tüm öğretmenlerimizin, öğretmen adaylarımızın öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Yine bir “Öğretmenler Gününü” kutluyoruz. Yılda bir gün onları güzel sözlerle, şiirlerle onore ediyoruz, “İyi ki varsınız.” diyoruz,  “Geleceğin mimarısınız.” diyoruz. “Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” diyoruz. Yılda bir gün öğretmenlik mesleğini ve bu mesleği icra eden öğretmenlerimizin önemini ve değerini ifade ediyoruz. Geriye sadece bunları söyleyenlerin öğretmenleri bir günlüğüne makam koltuklarına oturtmaları kalıyor!!! Ama öğretmenlerin özlük hakları, ekonomik durumu maalesef ülkemizde bir günlüğüne bile değişmiyor. Yoksulluk sınırın altında kalan maaşlarıyla o gün de geçim sıkıntısı yaşıyorlar, özlük haklarında eksiklikleri o gün de hissediyorlar.  Öğretmenlerimiz bugün gerçekten durup düşünülecek “hatta artık harekete geçmek lazım” dedirtecek bir durumdadır. Gün geçtikçe azalan meslek itibarı, öğretmenlerimizin okullarında yaşadığı yönetimsel sorunlar, mobbing, angarya, enflasyon karşısında su gibi eriyen maaşlar, azalan alım gücü, eğitimin sürekli değişen sistemi, müfredatı, uygulamaları… Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşının ortasında bile eğitim faaliyetlerinin aksamamasına gayret etmiş, bir odada savaş yönetirken diğer odaya geçmiş, değişik illerden eğitim ile ilgili konuşmaya gelen öğretmenlerin toplantısına katılmıştır. Atatürk’ün ifade ettiği gibi 'Cahillikle savaş düşmanla savaştan daha az önemli değil' ya! Eğitim ülkemizde kiminle yürütülüyor? Öğretmenle. O zaman eğitim, öğretmenin durumu ile doğrudan orantılı değil midir? Bugün azalan alım gücü ile öğretmenlerimiz her ay artan bir geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Sanata, kültüre bütçe ayıramıyor. Temel gıda, faturalar, yakıt, kiralar son sürat koşarken, maaşlar yürüyüp yürümeme arasında hala kararsız. Liyakatsiz yönetici atamaları ve bunların okullarda oluşturduğu yönetimsel hatalar, öğretmenlere kayırmacı yaklaşımlar, mobbing, angarya bunlarda işin tuzu biberi... Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun kanun olarak gelirken beraberinde özlük haklarını getirmemesine ne demeli? Hâlâ öğretmene şiddet konusunda bir adım atılmadı. Haa gerçi yetkili ama etkisizlerin kazanım dediği öğretmen darp edildikten sonra hukukî destek alabiliyor olması dışında. Ama darp edilmemen için yapılan bir şey yok. Okullarda güvenlik zafiyeti var adeta. Elini kolunu sallayarak okula girip öğretmeni darp etmek çok kolay. Cezası mı? O da ne? Akşamları canın mı sıkıldı? Patlamış mısırını yerken, çayını yudumlarken Cimer’e öğretmeni şikayet et. Haklı mısın haksız mısın hiç önemi yok. Ne de olsa seni arayıp soran yok. Kariyer Basamakları Sınavı ile eşit işe eşit ücret ilkesini yok sayarak çalışma barışı bozuldu. Aynı işi yapan öğretmenlerin maaşları arasında uçurum oluşmaya başladı. Zaten istenen de buydu ki öğretmen camiası üçe beşe bölünsün sesi soluğu kesilsin ve nitekim bu da başarılı oldu maalesef. Öğretmenlerimiz bu durumda iken Öğretmenler Günü öğretmenin günü olamıyor. Yıllardır da aynı etkinliklerle Belirli Gün ve Haftalar kutlama programından öte gidemedi ülkemizde. Artık bir şeyler olmalı! 24 Kasım öğretmenin günü olmalı. Son olarak bu anlamlı günde öğretmenlere bakanlığımızın çok güzel bir hediyesi var; ÖNLÜK (!!!), düşünenlerin beynine, yapanların emeğine sağlık. Ne diyelim; eyy öğretmenim her ne kadar cebin boş olsa da artık okulda filinta gibi bembeyaz dolaşabiliceksin. Ne mutlu; ÖNLÜK GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN."